Geçtiğimiz günlerde, ''İstanbul Çekmeköy'de kaybolan 2 kardeş evlerinin yakınlarında bulunan bir inşaatın asansör boşluğu için kazılan yağmur suyu ile dolmuş çukurunda ölü bulundu'' haberini hepimiz izledik. İzlerken bir anne olarak içim parçalandı. Ölen çocuklardan biri 8, diğeri ise 4 yaşındaydı.
****
Daha sonra ölen yavrucakların annesine mikrofon uzatıp konuşturdular. İnşaat sahibinin ihmali tabi ki söz konusu. Gerekli önlemler alınsaydı bu çocuklar belki de oraya düşmeyecek ve kendilerine başka bir oyun alanı bulacaklardı.
****
Ama ben diyorum ki; ''Ah be annem, bu çocuklar göz önünden ayrılacak kadar büyük çocuklar değildi ki. Sonuçta ikisi de küçücük çocuk ve birbirlerine yardımı olamaz''
****
Orası İstanbul, tüm kötülükleri ve kötü insanları içinde barındıran, organ mafyalarının ve cinsel istismarcıların köşe başlarını tuttuğu koca bir şehir. Bu şehrin diğerlerine nazaran en az 10 kat daha tehlikeli olduğunu bilmeliyiz.
****
Çünkü çocuklarımız son derece savunmasızlar, kendilerine gelecek kötülükleri ve tehlikeyi bilemezler. Onun içindir ki biz anneler evlatlarımız sokakta oynadıklarında bile onları kendi halinde bırakmamalıyız.
****
Evden kısa süreli dışarı çıktığımızda bile her türlü elektrikli veya odun sobası ve benzer şeyleri yanar durumda bırakmamalıyız. Kibrit, çakmak ve ilaç gibi maddeleri de onların erişemeyeceği yerlerde saklamalıyız. Sabit olmayan bir eşyanın; televizyon ya da komodin gibi üstlerine devrilmesinin kötü sonuçlar doğurabileceğini hesaplamalıyız.
****
Bu demektir ki; tehlike çocuklarımızı sadece dışarıda beklemiyor. Dikkat etmediğiniz takdirde evlerimizdeki eşyalar ve maddeler de onlar için tehlike oluşturabilir. Derin bir üzüntü ve acı yaşamamak için minik yavrularımızı bir an olsun gözümüzün önünden ayırmamalı ve daha dikkatli olmalıyız.
****
Tüm okuyucularıma mutlu ve güzel günler dileğiyle, kalın sağlıcakla...