Bugün biraz sağlık uzmanı gibi konuşacağım ama aktardıklarımla aslında amacımın onların alanına girmek olmadığını anlayacaksınız.
İki kız evladı büyüttüm ve sağlıklı beslenmeleri için elimden geleni yaptım diyebilirim. Bir bebeğin veya çocuğun damak tadına hoş gelmeyen ama son derece faydalı olduğuna inandığım yiyecekleri yedirdim onlara.
Suratını ekşitse de kafasını yana çevirse de ağzını kapatsa da zorla yedirdim. Abur cubur, ıvır zıvırla karınlarını doyurmalarını engelledim. Sadece dışarıda takip edemedim.
İlk başlarda her anne gibi ben de zorlandım fakat daha sonra çocuk benim pes etmeyeceğimi anladığı ve o sofradan kalkamayacağını anladığı için verdiğim yemeği yemek zorunda kaldı. Bu 3 yaşında da böyle oldu, 15 yaşında da.
Yıllar geçtikten sonra ne kadar doğru yaptığımı anladım. Çocuklarıma yemek seçilmeyeceğini öğretmiş oldum. O gün tencerede ne var ise mutlaka yenilmesi gerektiğini aşıladım.
İleri yaşlarda sağlıklı ve dirençli olmaları için elimden geleni yapmaya çalıştım. Bundan sonrasını önce Allah, sonra kendileri bilir diyorum.
Tüm bunları niçin anlattım, kendimi övmek için değildi. Bir aile dostumuzun çocuğuna sağlıklı yemekler yediremediğini, yemek seçtiğini söylemesi ile başladı. O anda köşe yazımının bu haftaki konusu bu olmalı dedim.
Yaşça benden küçük olduğu için ona tecrübelerimden bahsetmek istedim. Ona önce benim de aynı zorluklarla karşılaştığımı anlattım. Ona pes etmemesini, şimdi vazgeçerse ileriki yıllarda keşke diyeceğini anlattım. Mutfakta o gün hangi yemeği pişireceğine çocuk değil, sen karar vereceksin dedim. Şimdi biraz zorlanacaksın ama ileriki yıllarda rahat edeceksin dedim.
Ona tüm bunları izah ederken öyle mutlu oldum ki anlatamam. Çünkü beni can kulağı ile dinlediğini ve bir şeyler öğretebildiğimi anladım.
Son söz olarak sağlıklı gıda, sağlıklı birey demek. Kalın sağlıcakla...