Bir köşe yazısıyla köşeye sıkışan koca Türkiye'den çürük zeminindeki siyasetin acizliğinden bahsetmek istiyorum. Bu siyaset bu kadar mı kırılgan olur. Bir köşe yazarı "Aktif olmayan bir gazeteci söyledi" diyerek ülkenin kimyasıyla nasıl bu kadar basitçe oynayabilir. Buna mukabilen ülke gündeminde onlarca önemli konu varken bana göre birazda magazinsel olan bir konuyu bu denli  gündeme taşımak ve gündemi farklı yönde kaşımak ve siyaseti bu denli şekillendirmeye çalışmak son derece tirajı komik bir davranıştır. Hadi bir köşe yazarı bir hata yaptı ve belgesi olmayan bir haberi kamuoyuna aktardı diyelim.Yangına körükle giden televizyon kanallarına ne oluyor? Konunun üzerine bu denli büyüteç tutulmalı mıydı? Rahmi Turan'ın yaptığı bir hatayı (kendisi de itiraf etmiştir.) kanallar fevkalade süslemiş, bezemiş ve kamuoyuna taşımış ve kartopu misali koca bir çığa dönüşmüştür. Bunda zarar gören ve çığın altında kalan kimdir? Kişisel olarak dahli olmadığı halde Muharrem İnce, kurumsal ve ülkenin geleceğine yön verebilecek olan Cumhuriyet Halk Partisi olmuştur. Velev ki sayın Cumhurbaşkanımızın makamına bir şahıs çıkmış olsa bile, ona vaadedilen (CHP Genel  Başkanlığı teklifi) bu kadar basit midir? Bu kadar basit olsaydı Kılıçdaroğlu o koltuktan çoktaaan gitmişti.   Asıl sorgulanması gereken   aramızdaki Arabistanlı Lawrance ya da içimizdeki İrlandalı kim ya da kimlerdir. Kimler bu bilgi kirliliğinden fayda sağlamak istemiştir. Herkesin söylediği gibi bir taşla kaç kuş vurulmak istenmiştir.   Uğur Dündar'ın söylediği gibi böylesine vahim ve operasyonel konu bir gazeteciyi aşar   Olayın ülkesel olabileceği kadar küresel boyutuna da bakmak gerekir... Yine birileri görev başında rahat durmuyor anlaşılan. Bekleyelim  ve görelim. Zaman her şeyin ilacıdır.