O gece, mübarek Kadir Gecesi teravih namazını adından ve güzelliğinden sıkça bahsedilen Ulu Camiinde kılmaya karar verdik. Kızımı da yanıma alıp o ihtişamlı camiye gittik. Cami dış mimarisinden tutun da, içinin ihtişamını görünce niçin adından sıkça bahsedildiğini anlıyorsunuz. Bir tuğla, bir çivi bağışlayan herkesten Allah razı olsun. Ama ne yazık ki o mübarek geceye gölge düştü. Erkek cemaat alt katta, bayanlar ise üst katta yer aldılar. O kalabalığı görünce içimi manevi bir huzur kapladı. Ne zaman ki dakikalar ilerledi, camiinin içinde dayanılmaz derecede bir sıcaklık oluştu. Üst katta bayılan ve fenalık geçiren bayanlar, alt katta camları açın diye feryat eden erkekler...
Klima yok muydu, var ise arızalı mı. Yoksa çalıştırılmamış mıydı bir türlü anlayamadık. Mermerlerin üzerine dokunmak mümkün değil, zira alt kattaki cemaatin sıcaklığı buhar olarak üst kata etki ediyordu. Neredeyse nefes almak imkansız hale gelmişti. Namaza gelenler bir an önce namazını kılıp kendilerini en kısa yoldan nasıl dışarı atarım derdine düşmüşlerdi ki nafile..! Daracık bir kapı ve önüne yığılmış cemaat. O esnada kimsenin kimseye saygı göstermesi imkansız bir hal almış, zira sıcaklık en üst seviyeye ulaşmıştı. Allah korusun bir kişi çıksa ''Yangın Var'' demiş olsa izdihamın doğuracağı faciayı düşünmek bile ürkütücü...
Bu konuda bilgisiz olabilirim ama cami kapıları niçin küçük tutulur lütfen biri bana izah etsin. Umarım cami yönetimi ya da müftülük tüm bunları dikkate alır. Zira 2 gün sonra aynı camide bayram namazı kılınacak...