Bu yazımın içeriği marketlere protesto etmek, onlarla savaşmak değil.
☘
Sadece herkesin işini yapması, mesleğini yaparak ayakta kalmasıdır.
☘
Onlara her zaman ihtiyacımız olacak ve dostluk penceremiz hep açık kalacak, kalmalı da…
☘
Evine alacağın etini niçin marketten alırsın, yok mu hiç tanıdığın kasap. Adı üstünde kasaplık bir meslektir ve meslek olarak kalmalıdır. Zira o hep düğününde, bayramında yanında olacaktır.
☘
Balığınızı marketlerden almak niye! Taze mi, yoksa bayat mı diye sizi kollayacak balıkçınız neden olmasın. Marketin işi değildir balıkçılık. Bence bu meslekte yaşatılmalıdır. Marketin işi balık satmak olmamalıdır. Onu ehline bırakmalıdır.
☘
Fırından ekmek almak çocukluğumuzun çok güzel bir alışkanlığıdır. “Fırından ekmek al da gel.” Cümlesi hafızamızda durmalı hep. Özellikle Ramazan aylarında kapısında uzayan kuyruk olmalı, iki sıcak pideyi göğsüne yaslayıp, koklaya koklaya iftara yetiştirme isteği kaybolmamalıdır. Onun içindir ki ekmeğimizi de fırından almalıyız.
☘
Son olarak daha önce ki köşe yazımda belirttiğim gibi, mümkün olduğunca sebze ihtiyacımızı, kurulan semt Pazar yerlerindeki köylü kadınlarımızdan alalım. Paramız onlara nasip olsun. Marul, maydanoz, roka, pancar, pezik, kurtlu elma, sakarca, melocan, bezelye, domates, salatalık, fasulye ve daha sayamadığım birçok ürünleri kendi elleriyle yetiştirdiklerini bildiğimiz halde, hala neden marketin sebze reyonuna akın ediyoruz. Evet olmayan sebze meyveleri marketlerden alalım ama diğerlerini kadınlarımızdan alalım ki yaşatalım.
☘
Son olarak marketlerin raflarında bizlere satacakları yeterince ürünleri varken, başka mesleklerin yok olması pahasına sebze, balık, et, ekmek satması taraftarı değilim.
☘
Gönlüm bu mesleklerin yaşatılmasından ve sahip çıkılmasından yana. Yoksa mahalle bakkalı, kasabı, balıkçısı ve semt pazarları yavaş yavaş kaybolacak…