10 Mayıs Anneler Günü'nde televizyonda yayınlanan bir söyleşide; ''Annelerine küs olanlar, lütfen bu dargınlığı daha fazla uzatmasınlar'' telkinini duyunca bir hayli şaşırdım ve bir o kadar da üzüldüm.
Üzerimizde sonsuz bir hakkı olan bu insana küsmek de neymiş! Bu hakkı bize kim veriyor? Yaşamımız boyunca yaptığımız tüm hataların üzerini kapatan, bize gelecek kötülüklere karşı kendini her zaman siper eden bu insan bir arkadaşımız ya da eşimiz değil ki ona dargın olalım.
Ne kadar kızarsak kızalım, ne denli haklı olursak olalım, anneye küsülmeyeceğini hep bilelim.
Evli olmayanlar bunu şimdi anlayamazlar ama anne veya baba olduklarında anlayacaklardır.
Empati yapmak gerekirse; sizlere de evladınız küstüğünde başınızı öne eğecek ve 'Ben bunu anneme nasıl reva görmüşüm' diyeceksiniz. İşte o an annenizi daha iyi anlamış olacaksınız.
Bu dargınlık devam ederken ikinizden birinin vefat ettiğini düşünsenize. Ne acı değil mi? Anne ile küs gitmek... Bunun vebali altında ezilir; yaşarken de, mezarda da azap çekersiniz. Bu sebepten o ne yaparsa yapsın, ne derse desin ona küsülmeyeceğini hiç unutmayalım.
Hasta olduğunuzda, başınız sıkıştığında, kısacası dara düştüğünüzde size ilk koşacak kişi olan bu güzel insana arkamızı dönmeyelim, aksine sırtımızı ona yaslayalım.
Sizin ona, onun da size ihtiyacı olduğunu hiçbir zaman gözardı etmeyelim.
Yaşayan annelere sağlıklı yıllar, vefat edenlere ise Allah'tan rahmet dilerim. Yaşarken kıymet bilenlerden olmak dileğiyle. Kalın sağlıcakla...