Yükselirken kırarak çıkarsan, düşerken tutunacak dal bulamazsın…
Çözemedim bazılarını uzaktan mı adamlar, adamlıktan mı uzaklar
Allah’ım beni dostlarımdan koru, düşmanlarımla ben baş ederim.
İki yüzlü insan Pazar tezgahı gibidir; öne iyilerini koyar, arkası hep çürüktür…
Hayvandan insana dönen yoktur. Ama insandan hayvana dönen çoktur.
Bir memleket parasızlıktan değil, ahlaksızlıktan batar.
Yüzsüzdür insanoğlu kimse bilmez fendini, kime iyilik yaptıysan ondan koru kendini!
Yukarıda yazmış olduğum halka mal olmuş özlü sözlerin her biri bir hayat tecrübelerinin eseridir. Yaşanmışlığın ve ders alınmışlığın kaleme olumsuz yansımasıdır çoğu. Bu sözlerin muhatabı kimdir diye sormam, okuyucularımın zekasıyla alay etmem demektir. Tabi ki evrenin tek düşünebilen ve düşüncelerini eyleme dönüştüren canlısı İNSANOĞLU, İNSANDIR…
Fakat ne acıdır ki bu sözlerin dahlinde kalan canlıya İNSAN demeye, dilim varmıyor bir türlü. Şerefsiz, onursuz, cani, bencil, yüzsüz, hırsız, katil, karaktersiz, sahtekar, düzenbaz, ırz düşmanı, daha sayamadığım ve birçoğumuza irrite gelen bu kelimeleri telaffuz etmek bile zordur.
Eminim bazılarınız “insanın olduğu yerde bunların olması kaçınılmazdır” diyecektir. İşte bu kabullenmişliğe hiç anlam veremem nedense.
Düşünün bir kere bir insan bir insana neden iyi ve dürüst biriyim deme ihtiyacı duyar. Her insanda olması gereken vasıf, nedense bir ayrıcalık gibi lanse edilir. Nedir bu insanoğlunu bu derce yozlaştıran.
Ekonomik koşullar mıdır? Hayır! Zira servete sahip nice sahtekarlar cirit atarken aramızda buna sığınmak yersiz olur.
Kültürü ve aile terbiyesi derseniz işte ona hayır demem. Temelde başlamalı eğitim ve aile terbiyesi. Çocuk anne ve babayı kendine rol model alır yıllarca. Onun içindir ki anne ve babanın yaşam tarzı, karekteristik özelliğini yaşamı boyunca yapışır evladın üzerine. Zira anne ve yahut baba doğruyu yanlışı izah etmemiş belli ki…
Hırsızlığın, yalanın, dolanın, hilenin, sahtekarlığın evden içeri girmemesi gerektiğini her fırsatta anlatmamış ki, çocuğuna. Borç alınca ödemeyi, başkalarının malına mülküne göz dikmemeyi…
Demem o dur ki evlat yetiştiren her anne-baba iyi ve dürüst insan olmayı bebekken kulağına fısıldamalı her an. Bu ta ki reşit olana dek, sürmeli bu nasihat vari konuşmalar.Sonra öğretmeni tamamlamalı okulda, zincirin halkalarını… Birde takip ederseniz arkadaşlarını, korkmanıza gerek yoktur artık, almıştır o artık mayasını. İstese de toplum yozlaştıramaz artık onu. Sinmiştir içine önce Allah korkusu, sonra toplumsal ahlak korkusu…
Dürüst, ahlaklı insan yetiştirebilmek dileğiyle kalın sağlıcakla