Çarşamba günü akşamı, KÜLTÜR SANAT MERKEZİNDE, Büyükşehir Beledyemizin organizesinde izlerdik KONSERİ. Salon hınca hınç dolu idi.
Haniye bedavaydıya, birazda ondan.
Protokolde tam olrak yerini almıştı.
Ses ve saz sanatçıları ile sahne öyle dolu değildi. Olanlarda hepside birbirinden üstün, Türkiyede ün ve nam salmış değerlerdi.
Hele ÇETİN AKDENİZ geceye damgasını vurdu.
BURAK SÖNMEZ’in hazırlayıp sunduğu konser sade sessiz bir açılışla başlamış oldu.
Önce kendisi, espirili samimi konuşmalarından sonra birkaç türkü okudu.
Sonra sanatkarları, sahneye davet etti.
İlk önce, coşkun alkışlar arasında, ÇETİN KARADENİZ’İ davet etti.
Çetin’de sahneye şen samimi, sade dostça bir kıyafetle geldi ve çoşkulu seyirciyi öyle selamladı.
Kısa özlü konuşmalardan sonra aldı bağlamasını eline, dokunaklı bir giriş yaptıki, bağlamasını adeta konuşturduktan sonra, HAYDAR HAYDAR türküsünü okudu.
Alkışlarla yer yerinden oynadı.
Ondan sonra gelen sanatçılar AHMET SELÇUK İLKAN, İBRAHİM CAN’da kendi özel yetenekleriyle, geceye ayrı bir hareketlilik renk kattılar.
Konuşmalar, türküler, hepside KAMİL SÖNMEZ’İ yadeden özellik vede güzellikte idi.
Konuşmalar, türküler, fıkralar, hepsi KAMİL SÖNMEZ’in anıları üzerine idi.
SÖNMEZ’i şöyle bir özetleyelim:
ÇOK DEĞERLİ, İNSANLAR VAR,
ÜLKEMİZDE KAMİL OLAN.
İZ BIRAKMAK ÖNEMLİDİR,
GERİ KALAN, HEPSİ YALAN.
İBRAHİM CAN arkadaşımız, çok canlı, türküler okudu, fıkralar anlattı, SÖNMEZ’in anılarından.
Aslında KAMİL SÖNMEZ’i çok yakın tanıyanlardan biride benim.
Onun her konserini izlemiş vede yazmışımdır.
Onun konserinde esprilerle anlattığı fıkraların çoğunu bende çok iyi bilirim.
Bir fıkrada ben anlatmalıydım orada.
Şimdi anlatayım burada.
Lazın bişri, Sirkeci garından, Halkalıya gidecekmiş.
Tren yeni kalktığından, etrafta kimse yokmuş.
Gişeye gitmiş, memurdan bir bilet istemiş. Memur;
-Sıraya geç. Demiş Etrafa bakmış kimse yok. Ve;
-Memur bey, bir bilet verirmisin? Gene demiş.
Gözünde gözlük olan, bilmece çözen memur, tekrar;
-Sıraya geç deyince, laz dahada dayanamamış, Allah’a sığınarak gözlüklü gözüne, şiddetli bir tokat vurmuş.
Adam yere yuvarlanarak, başlamış bağırmaya;
-Bana kim vurdu? Yakalayın o adamı, davacıyım. Demiş.
Bu sefer laz adama:
-Habu gadar, kalabaluğun içinde, ben onu ne bileyum. Demiş
İlgililere candan teşekkürlerimle, saygılarımı sunuyorum.