Atalar ne demiş:
"Görünen köy kılavuz istemez."
Bu görünen köyü, görenler var, görmeyen ve de görmek istemeyenler.
Bu görüş, her ülkede haliyle bir değildir.
Kültür, görgü, bilgi seviyeleri ileri olan ülkeler bu köyü hemen görürler ve sıkıntılardan uzak kalırlar.
Biz bizim ülkemizde o köyü görelim bakalım.
Köyü tam görebilmek için ilim adamlarının değimlerine değinelim.
Eflatun: "Adaletsizliği işleyen, çekenden daha sefildir."
Konfüçyus: "Devletin hazinesi adalettir."
Napolyon: " Ahlak olmayan yerde kanun bir işe yaramaz."
Bu deyimler çok, fakat anlayan yok...
Zamanın Cumhurbaşkanı rahmetli Süleyman Demirel'in bir deyimi ile konuyu genişleteceğim.
Köylünün tavuk, horoz, hindi ve ördeklerini hırsız her akşam gelip çalar kaçarmış. Köylünün iyice canı yanmış. Savcıya şikayette bulunmuş. Hakim köylüye yanına bir jandarma al bekle ve yakala der.
Köylü memnun kalır ve jandarma ile beklemeye başlarlar.
Hırsız gelir, hayvanları çalarken jandarma suç üstü yakalar. Karakola getirirler, hemen hapse atılır.
İlk duruşmasında suçlu hırsız hakimden avukat tutmak istediğini söyler.
Hakim: "Suçun belli ne yapacaksın avukatı? der.
Suçlu da: " Bende onu merak ediyorum ya" derç
Biz gelelim şimdi, Süleyman Demirel'in anlattıklarına.
Onun Cumhurbaşkanlığı döneminde bu olaylar olur. Öcalan onun zamanında hapse atılır. Duruşmada Öcalan avukat ister. İşte bunun üzerine cevaben Demirel bu açıklamayı yapar.
Şimdi ülkemizde İstanbul seçimleri var. Biz de seçimi merak ediyoruz.
İmamoğlu başkan olsun mu olmasın mı?
Bakalım köy görülecek mi? Yoksa görünmeden mi kara verilecek.
Ya cevabı bekleyin, ya da kendiniz verin.
Demirel'in deyimi ile;
Var mı başka çaresi?