İkisi de birbirinden ayrı duygular. Beraber yaşayan insanların, birbirlerini iyice yakından anlamaları, tanımaları gerekmektedir.
***
Anlaşmanın üzüntüsünü duyacağımız yerde, başkalarını anlamaya çalışmak, daha güzeldir.
***
Biz bile kendimizi tam anlayamazken, başkaları bizi daha iyi nasıl anlasın?
***
Aile içinde de bu duygular gündeme gelebilir. Mesela ailede yetişkin bir kız.
''Benim ne biçin bir babam var?'' dememelidir, babasını yakından tanıyıp bilmelidir. Baba da kızı için ''Benim ne biçim bir kızım var?'' demeyip kızını yakından tanıyıp bilmelidir. Valla öğünmek gibi olmasın da bizim ailemiz de öyle bir sorun asla yaşanmadı. Baba ve kız arkadaşça dertleşerek üzücü bir sorun yaşamadık. Bu anlayışı örnek olarak evlenip Almanya’ya giden, bana yazdığı hasret dolu şiirden sizlere kısa bir bölüm vereyim..
KÜÇÜK DÜŞLERİMİN BÜYÜK KAHRAMANI BABAMA
Uzun bir yolculuğa çıktı yüreğim
Çocukluğum, gençliğim
Ve tüm sevdiklerimdi
Veda ettiklerim
Sen öğrettin bana;
Gülümseyebilmeyi,
Hayata insan sevebilmeyi
Bir bakışın anlatırdı, anlardım…
Konuşamasan da bilirsim seni
O sarı saçlı kız çocuğu
Hala bir yerde bekle beni…
Şiir çok uzun, ben bu kadarına değindim…
Anlamak mı, anlaşmak mı? Buradan almış olduğumuz gerçek bilgilerle , kararı kendiniz vermiş olun.
***
Her zaman etrafını kollayıp , başkaları vazifelerini yapıyor mu diye gözetlerse kendini tanımaya fırsat bulamaz. Önce herkes kendini bilmeli. Ne derler “Sen seni bil, sen seni”