Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir
Sitenin sağında bir giydirme reklam
KAHRAMAN YILMAZ
Köşe Yazarı
KAHRAMAN YILMAZ
-
 

TİYATRO VE MİSAFİR

Önce tiyatronun ne olduğunu bilelim. TİYATRO VE KAVRAMI: Bu kavramı, en iyi şekilde, anlatacak kelimeyi, eski Yunanlılar bulmuştur.   TİYATRO, SEYİR YERİ. Seyirde neyle oluyor, GÖZLE KULAKLA. Tiyatro sanatında, en çok önem kazanan, insanın GÖRME duygusudur. DUYMA duygusu, ikinci planda kalır. Tiyatroda oynanacak eserler, üç koldan ele alınır: DRAM, TRAJEDİ, KOMEDİ. Bugünlerde fındık para etmediğinden Ordu’lu vatandaşlar, canlı DRAM yaşadıklarından, eğlenmek, neşelenmek için, KOMEDİ oyunlarını tercih ediyor. Oda olmayınca SEYİRCİ, hüsrana uğramış oluyor. Bir eserde sahneye nasıl konulur, görelim.   1-OYUNUN YAZARI 2-SAHNEYE KOYUCU 3-SAHNE TEKNİK SANATÇILARI 4-YÖNETİCİLER 5-OYUNCULAR 6-SEYİRCİLER 7-VE ELEŞTİRİCİLER Oyunu kim yazmışsa yazmış, onu bir yana bırakalım. Onun işi orada bitmiş olur. Ondan sonra, bütün yük, görüntü ve sorumluluk, SAHNEYE KOYUCUYA düşer. Eserde gereken düzenlemeleri yapmak onun hakkı ve görevidir. Kaşık oyunlarına teşekkürler… Diğer görünmeyen eksikleri de,  eleştiriciler, göz önüne koyar. O.B.K. Tiyatrosunda oynanan, bütün oyunların hepsini de, seyirci ve eleştirmen olarak gitmiş, gereken eleştirilerimi de, ilgililere iletmişimdir. Bir örnek vereyim,, mesela KIZILIRMAK KARAKOYUN Yazan: TUNCER CÜCENOĞLU. Yönetmen: A.KEMAL TANDOĞAN  Oyun çok güzel ve de heyecanlıydı. Bazı sahneleri samimi olarak eleştirdim. Mesela yerine göre koyunların Kızılırmak’tan geçişi vardı. Ama görünürde öyle bir ırmak yoktu. Yağlı boya ile bir ırmak yapın, oraya koyun dedim. Teşekkür ettiler, yerli yerine koydular. Daha güzel oldu. Biz gelelim şimdi bizim MİSAFİRİMİZE. Bende gittim hanımla izledim ama, yazmaya gerek görmedim. Daha önceleri salonda basın köşesi vardı. Benim yazlarım hep orada çıkar, isteyen vatandaş olurdu. O köşeyi göremeyince, UFUK BEYE gittim nedenini sordum. Oda beni kültür müdürü sayın ABDULLAH ÖZKAN’ a  gönderdi. Hemen gittim, görüştük tanıştık. Şen, samimi, sempatik,  işi bilen, çevresinde çok sevilen örnek bir MÜDÜR. Gerekli konuları konuştuk. Sıra geldi MİSAFİRLİĞE. Gittim gördüm, beğenmedim dedim. Beğen beğenme, gerekli eleştirini yap dedi. Kısaca değineyim: oyun dram mı, trajedimi, komedimi belli değil. GÖRME değil, DUYMA ön plana alınmış.  Belirli bir hisse verici ANA FİKİR yok. belki vardır. Abdullah Beyin, isteği doğrultusunda, bu yazımı yazmış oldum. İyi niyetlerimle, satırlarıma son veriyorum.   Saygılarımla. 
Ekleme Tarihi: 18 Kasım 2017 - Cumartesi

TİYATRO VE MİSAFİR

Önce tiyatronun ne olduğunu bilelim.
TİYATRO VE KAVRAMI: Bu kavramı, en iyi şekilde, anlatacak kelimeyi, eski Yunanlılar bulmuştur.
 
TİYATRO, SEYİR YERİ.
Seyirde neyle oluyor, GÖZLE KULAKLA.
Tiyatro sanatında, en çok önem kazanan, insanın GÖRME duygusudur. DUYMA duygusu, ikinci planda kalır. Tiyatroda oynanacak eserler, üç koldan ele alınır:
DRAM, TRAJEDİ, KOMEDİ.
Bugünlerde fındık para etmediğinden Ordu’lu vatandaşlar, canlı DRAM yaşadıklarından, eğlenmek, neşelenmek için, KOMEDİ oyunlarını tercih ediyor. Oda olmayınca SEYİRCİ, hüsrana uğramış oluyor.
Bir eserde sahneye nasıl konulur, görelim.
 
1-OYUNUN YAZARI
2-SAHNEYE KOYUCU
3-SAHNE TEKNİK SANATÇILARI
4-YÖNETİCİLER
5-OYUNCULAR
6-SEYİRCİLER
7-VE ELEŞTİRİCİLER
Oyunu kim yazmışsa yazmış, onu bir yana bırakalım.
Onun işi orada bitmiş olur.
Ondan sonra, bütün yük, görüntü ve sorumluluk, SAHNEYE KOYUCUYA düşer.
Eserde gereken düzenlemeleri yapmak onun hakkı ve görevidir. Kaşık oyunlarına teşekkürler…
Diğer görünmeyen eksikleri de,  eleştiriciler, göz önüne koyar.
O.B.K. Tiyatrosunda oynanan, bütün oyunların hepsini de, seyirci ve eleştirmen olarak gitmiş, gereken eleştirilerimi de, ilgililere iletmişimdir.
Bir örnek vereyim,, mesela KIZILIRMAK KARAKOYUN
Yazan: TUNCER CÜCENOĞLU. Yönetmen: A.KEMAL TANDOĞAN 
Oyun çok güzel ve de heyecanlıydı.
Bazı sahneleri samimi olarak eleştirdim.
Mesela yerine göre koyunların Kızılırmak’tan geçişi vardı. Ama görünürde öyle bir ırmak yoktu.
Yağlı boya ile bir ırmak yapın, oraya koyun dedim.
Teşekkür ettiler, yerli yerine koydular. Daha güzel oldu.
Biz gelelim şimdi bizim MİSAFİRİMİZE.
Bende gittim hanımla izledim ama, yazmaya gerek görmedim. Daha önceleri salonda basın köşesi vardı. Benim yazlarım hep orada çıkar, isteyen vatandaş olurdu.
O köşeyi göremeyince, UFUK BEYE gittim nedenini sordum. Oda beni kültür müdürü sayın ABDULLAH ÖZKAN’ a  gönderdi. Hemen gittim, görüştük tanıştık.
Şen, samimi, sempatik,  işi bilen, çevresinde çok sevilen örnek bir MÜDÜR. Gerekli konuları konuştuk. Sıra geldi MİSAFİRLİĞE. Gittim gördüm, beğenmedim dedim.
Beğen beğenme, gerekli eleştirini yap dedi.
Kısaca değineyim: oyun dram mı, trajedimi, komedimi belli değil. GÖRME değil, DUYMA ön plana alınmış. 
Belirli bir hisse verici ANA FİKİR yok. belki vardır.
Abdullah Beyin, isteği doğrultusunda, bu yazımı yazmış oldum. İyi niyetlerimle, satırlarıma son veriyorum.
 
Saygılarımla. 
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve afisgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

betine giriş betine giriş