*Birçok kişinin hayalidir zaman makinesiyle yolculuk yapmak, geçmişe ya da geleceğe gitmek..
*Geleceğe Dönüş filmi ve Marty McFly'ın başından geçen maceralar insanda zaman makinesiyle yolculuk yapma isteği uyandıran, tam anlamıyla insana gaz veren bir filmdi..
*Böyle bir imkanımız olsa ve tek bir yere gidiş-dönüş hakkınız olsaydı nereye gitmek isterdiniz? Geçmişe mi, geleceğe mi? yoksa ''ben böyle iyiyim kardeşim, anın tadını çıkar.. Carpe Diem'' kafasında mı olurdunuz..
*Seçim yapmak çok zor olurdu.. Dinozorları da görmek isterdim, Romalıların ünlü arenası Kolezyum'da bir aslanla kapışan bir gladyatörü de izlemek isterdim.. Ne bileyim, Vahşi Batı'da bir düello izlemek de olabilir.. Ya da Mısır Piramitlerinin yapılışını görmek isterdim.. Böyle uzar gider bu liste..
*Ama en çok da İstanbul'un fethini ve Kurtuluş Savaşını görmek isterdim.. Hatta görmekle yetinmeyip, Kurtuluş savaşı veren atalarımızın yanında savaşmak isterdim..
*Düşünsenize..Atatürk'ü kanlı canlı, çıplak gözle görmek.. Yani o an zaman makinesi bozulsa ve hep o zamanlarda kalsan yine de koymaz insana..
*Amin Maalouf'un dediği gibi, ''Geçmişin, geçmiş olması için zamanın geçmesi yetmez'' yani Atatürk bizim için hiç eskimeyecek aslında hep yeni kalacak..
*Atatürk gibi ileri görüşlü bir insanın geleceği görmesi için bir zaman makinesine de ihtiyacı yokmuş aslında.. Atatürk'ün, "Yolunda yürüyen bir yolcunun yalnız ufku görmesi kafi değildir. Muhakkak ufkun ötesini de görmesi ve bilmesi lazımdır" sözü onun ne kadar ileri görüşlü olduğunun kanıtıdır..
*Zaman makinesi olsa ve sadece bir kişilik yer olsa, ve Atatürk'ün yaşadığı döneme gitseniz, ''Atam ben burada kalayım, zaman makinesine siz binin ve benim yaşadığım zamana siz gidin. Size çok ihtiyacımız var'' demez miydiniz..
*Giderek üzdün bizi zaman..