Bir inşaat işçisi şu itirafta bulundu; İsmet Bey, yapı denetim yetkilileri döküm öncesi kontrole gelene kadar ve kontrol esnasında bağladığımız tüm demirleri projeye uygun bir şekilde yapıyorduk.
☘
Ne zaman ki yapı denetimciler inşaat sahasından ayrılıyor, müteahhit bize kendince gereksiz gördüğü demirleri söktürüyor ve beton döken firma jet hızıyla döküme geliyordu.
☘
Hatta demir bağlayan bir arkadaşım, döküm yapılırken bir daha inşaata gelmemek üzere alanı terk etti. Kendimden en fazla utandığım an o andı. Çünkü arkadaşımızın yaptığını biz yapamamıştık. Maalesef biz o duruşu sergileyemedik.
☘
İnşaat işçisinden sonra, kendi inşaatını yapan bir vatandaşın da söylediğine dikkat çekelim; demir bağlantıları yapılmış, kalıplar çekilmiş ve beton harcı dökülmesi için, beton santrali aranmış ve “Müsaitseniz döküme gelebilir misiniz” diye sorulmuş.
☘
Betoncunun verdiği cevap ise son derece manidar ve bir o kadar da ahlaksızca; “Yapı denetimciler gitti mi? Oradalar mı?” Bu ne demek ve bunu neden sorarlar biliyor musunuz? Anladığım kadarıyla “Yapı denetimcilere hissettirmeden size olması gereken beton kalitesinden daha düşük bir malzeme gönderip, daha fazla kâr etmek istiyorum. Olası bir depremde varsın yıkılsın bu bina. İçinde yaşayanlar çok da umrumda değil” demektir.
☘
Onun umrunda olan Ordu’nun en lüks restoranında dostlarıyla yediği yemeği ve içtiğini en rahat şekilde ödeyebilmektir. Kullanacağı lüks otomobil ile meslektaşları veya rakipleri karşısında ezik olmamaktır. Ezilenin kendisi değil, satmış olduğu dairenin içine tıktığı aile olmasıdır. Çünkü haram, helali geçmiştir.
☘
Bu nasıl bir aymazlık ve insan hayatını hiçe saymaktır, bu nasıl para ve zenginlik hırsıdır? Ahlak, utanmayı bilmektir.
☘
İşini dürüstçe yapan müteahhitleri tenzih ederim.
Not: Yarın yapı denetimcinin, betoncunun halkı ve bürokrasiyi nasıl kandıramayacağını konuşacağız.