Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir
Sitenin sağında bir giydirme reklam
Hüseyin DENİZ
Köşe Yazarı
Hüseyin DENİZ
 

PEYGAMBER’İN VÂRİSİ KİMLERDİR?

"Alimler, peygamberlerin varisleridir" sözünden hareketle, kendini âlim gören bazı zevat , peygamberlerin varisi olduklarını söylüyorlar.    Fakat bunu söylerken, veraset kurumunun  ne olduğuna hiç bakmadıkları gibi, kendi konumlarının dâhi farkında değiller. Bir kulun,kulluğa atacağı ilk adım ; Allah'ı kandıramayacağı bilincidir. Müslümanım diyenin sözüne değil, günübirlik kime ve neye teslim olduğuna bakmak gerek. Allah'ın  kutsal kıldıkları dışında  kutsallaştırılan  herşey puttur. Zemini ahlak  olmayan toplumlarda,           din de dâhil hiç bir inşâ faaliyeti yapılamaz. Tüm peygamberlerin mücadelesi  sahte dindarlarla  olmuştur.    Hz. İbrahim, Peygamberlik görevine başlarken, " Ya Rabbi ailemi bir yeşil yaprağın dâhi bitmediği, ziraatin  yapılamadığı, senin evinin yanındaki şu vadiye bıraktım " diyor.     Hz.Musa , peygamberlik misyonuna ilk adımı atarken, Rabbisinden " Ayaklarından nalinlerini /ayak bağlarını çıkar, zira sen yüce bir makamdasın. " diye uyarılıyor.     Başta Hz.İbrahim olmak üzere, tüm peygamberler ve hususiyle peygamberimiz, Risâlet görevlerine başlarken, tüm birikimlerini dâvâları uğruna harcadıklarını görüyoruz.       Peygambere varis olduğunu söyleyen alimler, şeyhler, mürşitler, gavslar, kutuplar , emirler, halifeler bulundukları makama geldikleri ilk gün sâhip oldukları ile, o makamdan ayrıldıkları  gününün farkını lütfen bir gözden geçirsinler.      Eğer Peygamberlerin yaptığı gibi birikimlerini  harcayıp bitirdiler mi ? yoksa kârunlaşıp zenginleştiler mi ?      Eğer zenginleşip lüks bir hayata sahiplerse peygambere varis olmak şöyle dursun, O'na ümmet olmak bile  mümkün değildir.      Yakın tarihte Şâhid olduklarımız, söylediklerimizi doğrular mahiyyettedir.       Filan şeyhin torunları  veraseti paylaşamadıkları için, mahkemelik oldular,filan siyasetci öldü geride kalanlar terekeyi paylaşamayıp, mahkemelik oldular.       Falan şeyh Hazreti Musa’nın ve İsa’nın akıl hocalığını ben yaptım         Başka bir şeyh ;depremi ben elimin tersiyle ittim başka bir bölgeye gönderdim        Başka bir şeyh; benim yüzünü görmeyen cennete giremez         Başka bir şeyh ise: Kıbrıs harbi için çok terler döktüm ben olmasam o harp kazanılmıyordu Soruyorlar efendim; bu soruların cevabınında verilmesi gerekir diye düşünüyorum?     Filan şeyh’in fılan gavsın,filan hocanın,filan vaiz'in günlük hayatı, ve yaşam tarzına baktığımızda basına,etrafında bu kadar  fakir varken,hatta asgari ücretle hayat mücadelesi verirken, lüks hayat ve araçla ve villalarda yaşıyor efendim diyenlere ne cevap vereceğiz  Bu gazete manşetleride neyin nesidir  Anlatılan dine bakıyoruz, bir de bunların yaşantılarına bakıyoruz! Tebliğ var temsil yok, anlattıkları yaşamayanlar sayesinde bu din ve müslümanlık hep zarar görüyor    Peygambere varis olduğunu söyleyen bu zevat, Rasülün neyine varisleridirler  Allahınızın aşkına ?      Varis , veresenin tamamına varistir sözü , fıkıhta küllî bir kâidedir.       Bunlar Rasüllerin,ahlâkına değil, sakallarına ve cübbelerine varisler galiba.  Efendim : Eğerki; İslam ve müslümanlığı kabul etmiş birileri olaraktan,dini kendimize uydurmayacağız,biz kendimizi ve yaşantımızı o dine uyduracağız Yani;Yaşanılan din indirilen din olmalıdıdır, uydurulan din değil. Ama maalesef günümüzde bazı cikarci menfaatçilik tarafından bir din uydurulmuş bir yol tutmuşlar gidiyorlar. Yüce Rabbim şöyle buyurmaktadır  “Kim İslâm'dan başka bir din ararsa, Bilsin ki bu din asla ondan kabul edilmeyecek Ve o âhirette ziyan edenlerden olacaktır.(Ali-İmranlar 85)  Bir de Müslümanlık ; anlatılmaz yaşanılır, yani İslam yaşanmakta vücut bulur.Günümüzde anlatanlar çok yaşayanlar yok denecek kadar az her nedense! Dinde takvaya gelince, din zaten takva ile olur, gösterişli olmaz,  Peygamber Efendimiz"Allah sizin dış görünüşünüze ve mallarınıza bakmaz. Ama o sizin kalplerinize ve işlerinize bakar." (Müslim) İnsanda bir suret (dış görüntü) güzelliği vardır, bir de siret (iç oluş) güzelliği... Suret güzelliği kısa zamanda yok olmaktadır. Şayet bu suret güzelliğine kafa takılır da bununla değerini bulacağını sanırsa, kısa zamanda değeri kaybolup değersiz hale gelmeye mahkûm olur. Halbuki siret güzelliği esas alınır da ahlak, bilgi, beceri ve davranış güzelliğine önem verilirse yaşlandıkça değeri daha da artan güzelliğe talip olunmuş olur, itibarı yaşlandıkça artar, daha da güzelleşmiş olur.Hazret-i Ali Efendimiz (ra)'in meşhur sözü de bunu ifade eder.Der ki:"Elbise ve süslenmelerle elde edilen dış güzellik kalıcı güzellik değildir. Asıl güzellik ahlak ve davranış güzelliğidir ki, onun sahibini hem imanlı çevresi hem de Yaratan'ı sever."  Sözün özünü söyleyecek olursak diyebiliriz ki: İnsan dış görünüşe çok fazla takılmamalı, iç oluşa önem vermeli, ömür boyu devam edecek olgunluğa talip olmalıdır. Ancak bu durum dış güzelliğine hiç önem verilmemelidir anlamına olamaz. Konuyu çok uzatmamak gerekir; avcı ile güvercin işini biliyorsunuz, Güvercinin kanadını kıran cübbeli sarıklı Avcı’nın,kolu kanadının kırılması yerine: Sakalının kazınması,sarığının ve cübbesinin sırtından çıkarılması istenmiştir. Ahir ve akibetlerimiz hayır ola..!  
Ekleme Tarihi: 05 Haziran 2024 - Çarşamba

PEYGAMBER’İN VÂRİSİ KİMLERDİR?

"Alimler, peygamberlerin varisleridir" sözünden hareketle, kendini âlim gören bazı zevat , peygamberlerin varisi olduklarını söylüyorlar. 
  Fakat bunu söylerken, veraset kurumunun  ne olduğuna hiç bakmadıkları gibi, kendi konumlarının dâhi farkında değiller.
Bir kulun,kulluğa atacağı ilk adım ; Allah'ı kandıramayacağı bilincidir.
Müslümanım diyenin sözüne değil, günübirlik kime ve neye teslim olduğuna bakmak gerek.
Allah'ın  kutsal kıldıkları dışında  kutsallaştırılan  herşey puttur.
Zemini ahlak  olmayan toplumlarda,           din de dâhil hiç bir inşâ faaliyeti yapılamaz.
Tüm peygamberlerin mücadelesi  sahte dindarlarla  olmuştur.
   Hz. İbrahim, Peygamberlik görevine başlarken, " Ya Rabbi ailemi bir yeşil yaprağın dâhi bitmediği, ziraatin  yapılamadığı, senin evinin yanındaki şu vadiye bıraktım " diyor.
    Hz.Musa , peygamberlik misyonuna ilk adımı atarken, Rabbisinden " Ayaklarından nalinlerini /ayak bağlarını çıkar, zira sen yüce bir makamdasın. " diye uyarılıyor.
    Başta Hz.İbrahim olmak üzere, tüm peygamberler ve hususiyle peygamberimiz, Risâlet görevlerine başlarken, tüm birikimlerini dâvâları uğruna harcadıklarını görüyoruz. 
     Peygambere varis olduğunu söyleyen alimler, şeyhler, mürşitler, gavslar, kutuplar , emirler, halifeler bulundukları makama geldikleri ilk gün sâhip oldukları ile, o makamdan ayrıldıkları  gününün farkını lütfen bir gözden geçirsinler.
     Eğer Peygamberlerin yaptığı gibi birikimlerini  harcayıp bitirdiler mi ? yoksa kârunlaşıp zenginleştiler mi ? 
    Eğer zenginleşip lüks bir hayata sahiplerse peygambere varis olmak şöyle dursun, O'na ümmet olmak bile  mümkün değildir. 
    Yakın tarihte Şâhid olduklarımız, söylediklerimizi doğrular mahiyyettedir. 
     Filan şeyhin torunları  veraseti paylaşamadıkları için, mahkemelik oldular,filan siyasetci öldü geride kalanlar terekeyi paylaşamayıp, mahkemelik oldular. 
     Falan şeyh Hazreti Musa’nın ve İsa’nın akıl hocalığını ben yaptım
        Başka bir şeyh ;depremi ben elimin tersiyle ittim başka bir bölgeye gönderdim
       Başka bir şeyh; benim yüzünü görmeyen cennete giremez
        Başka bir şeyh ise: Kıbrıs harbi için çok terler döktüm ben olmasam o harp kazanılmıyordu
Soruyorlar efendim; bu soruların cevabınında verilmesi gerekir diye düşünüyorum?
    Filan şeyh’in fılan gavsın,filan hocanın,filan vaiz'in günlük hayatı, ve yaşam tarzına baktığımızda basına,etrafında bu kadar  fakir varken,hatta asgari ücretle hayat mücadelesi verirken, lüks hayat ve araçla ve villalarda yaşıyor efendim diyenlere ne cevap vereceğiz 
Bu gazete manşetleride neyin nesidir 
Anlatılan dine bakıyoruz, bir de bunların yaşantılarına bakıyoruz!
Tebliğ var temsil yok, anlattıkları yaşamayanlar sayesinde bu din ve müslümanlık hep zarar görüyor
   Peygambere varis olduğunu söyleyen bu zevat, Rasülün neyine varisleridirler  Allahınızın aşkına ?
     Varis , veresenin tamamına varistir sözü , fıkıhta küllî bir kâidedir. 
     Bunlar Rasüllerin,ahlâkına değil, sakallarına ve cübbelerine varisler galiba. 
Efendim : Eğerki; İslam ve müslümanlığı kabul etmiş birileri olaraktan,dini kendimize uydurmayacağız,biz kendimizi ve yaşantımızı o dine uyduracağız
Yani;Yaşanılan din indirilen din olmalıdıdır, uydurulan din değil.
Ama maalesef günümüzde bazı cikarci menfaatçilik tarafından bir din uydurulmuş bir yol tutmuşlar gidiyorlar.
Yüce Rabbim şöyle buyurmaktadır 
“Kim İslâm'dan başka bir din ararsa, Bilsin ki bu din asla ondan kabul edilmeyecek Ve o âhirette ziyan edenlerden olacaktır.(Ali-İmranlar 85) 
Bir de Müslümanlık ; anlatılmaz yaşanılır, yani İslam yaşanmakta vücut bulur.Günümüzde anlatanlar çok yaşayanlar yok denecek kadar az her nedense! Dinde takvaya gelince, din zaten takva ile olur, gösterişli olmaz, 
Peygamber Efendimiz"Allah sizin dış görünüşünüze ve mallarınıza bakmaz. Ama o sizin kalplerinize ve işlerinize bakar." (Müslim)
İnsanda bir suret (dış görüntü) güzelliği vardır, bir de siret (iç oluş) güzelliği... Suret güzelliği kısa zamanda yok olmaktadır. Şayet bu suret güzelliğine kafa takılır da bununla değerini bulacağını sanırsa, kısa zamanda değeri kaybolup değersiz hale gelmeye mahkûm olur. Halbuki siret güzelliği esas alınır da ahlak, bilgi, beceri ve davranış güzelliğine önem verilirse yaşlandıkça değeri daha da artan güzelliğe talip olunmuş olur, itibarı yaşlandıkça artar, daha da güzelleşmiş olur.Hazret-i Ali Efendimiz (ra)'in meşhur sözü de bunu ifade eder.Der ki:"Elbise ve süslenmelerle elde edilen dış güzellik kalıcı güzellik değildir. Asıl güzellik ahlak ve davranış güzelliğidir ki, onun sahibini hem imanlı çevresi hem de Yaratan'ı sever." 
Sözün özünü söyleyecek olursak diyebiliriz ki: İnsan dış görünüşe çok fazla takılmamalı, iç oluşa önem vermeli, ömür boyu devam edecek olgunluğa talip olmalıdır.
Ancak bu durum dış güzelliğine hiç önem verilmemelidir anlamına olamaz.
Konuyu çok uzatmamak gerekir; avcı ile güvercin işini biliyorsunuz, Güvercinin kanadını kıran cübbeli sarıklı Avcı’nın,kolu kanadının kırılması yerine: Sakalının kazınması,sarığının ve cübbesinin sırtından çıkarılması istenmiştir.
Ahir ve akibetlerimiz hayır ola..!

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve afisgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

betine giriş betine giriş