Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir
Sitenin sağında bir giydirme reklam
AHMETCAN KOÇAK
Köşe Yazarı
AHMETCAN KOÇAK
-
 

Neoliberalizm

Dünyayı yöneten elitler, büyük satranç tahtasında belirtilen hedefi çok profesyonelce saptırmışlar ve bütün çözümü "Tarım ve Sanayi Çağı" kültüründe olduğu gibi jeopolitiğin üzerine oturtmuşlardır. ☘ Elbette ve hiç kuşkusuz, tarihin başından beri "Toprak yıkılmayan Saltanattır" ama şu medeniyetler çatışması da neyin nesi oluyor, hangi din, hangisi ile çatışıyor, bunu netleştirmek gerek. Bunu anlamadan, Jeopolitik veya toprak bir anlam taşımaz, çünkü yeni din, insanların yalnız toprağına değil, ruhuna da talip. ☘ Son 200 yılda, dünya elitleri "liberalizm" sayesinde sömürgeyi öylesine bilimselleştir- diler ve o kadar acımasızca uyguladılar ki, bunun sonucunda Firavunları aratan bir zengin kitle ortaya çıktı. Bu zenginler ilk başlarda ideoloji şeklinde ortaya çıkan liberalizmi kendi amaçlan için kullanmaya başladılar ve sonunda "Neoliberalizm" denilen adeta yeni bir "Din" icat ettiler ve kendilerini de "Tanrı" ilan ederek, bütün dünyayı kendi tapınaktan haline dönüştürmeye başladılar, işte şu anda dünyamızı yöneten bu yeni din her şeyin sorumlusu, planlayıcısı, uygulayıcısı ve denetleyicisidir. ☘ Bu yeni din, bütün diğer dinlerin içini boşaltarak, onların hepsini etkisiz hale getirerek, gözden düşürerek, insanla Tanrıyı eşleştiren yeni tarikatlarla bolca beslenip, hem de Tanrılar üstü kavramlarla, insan eyleminin yanı sıra doğrudan insan beyninin yönetimine talip, gibi görünmekte. ☘ Akılcılıktan çok uzak ve günü kurtarma amaçlı bu yeni din çok tanrılıdır. Dünya çapında oluşturulan büyük markalar bu yeni dinin tapılan totemleridir. Belli sektörlerdeki markaların toplamı o sektörün tanrısıdır. Tekstil Tanrısı, Nükleer Enerji Tanrısı, Maden Tanrısı, Otomotiv Tanrısı, Uçak Tanrısı, Uzay Tanrısı, inşaat Tanrısı, Su Tanrısı vs... gibi binlerce tanrı mevcuttur. ☘ Bu din, yeni totemler, yeni putlar, yeni markalarla her geçen gün pazara daha güçlü bir şekilde hakim olmakta, mürit sayısını ve devşirmelerini mantar gibi artırmaktadır. ☘ Ülkemizde de bu dinin bilinçli veya bilinçsiz taraftarları, bu yeni dinin totemlerini, "Sahte Tanrıları"nı adeta kutsuyor ve "bizim de başarmamız için bu modeli almamız gerek, medeniyet bu, ileri olmak bu" diyor ve elbette farkında olmadan adeta kendi zavallılıklarını başkalarına aşılamak istiyor. ☘ Bunlar yeni dinin misyonerlerinden başkaları olamazdı. Zira bu yeni dinde, Hazreti Mevlana'dan alınma bir ideoloji ile, "Gel kim olursan ol, gel, ister Rus, ister Çinli, ister Türk" Neoliberalizm dergahı herkese açık, "Gel", diyordu. ☘ Bu "Yeni Dinin" papazlarının, elitlerinin en büyük öncelikli gizli hayalleri, tarım ve sanayi işçi ve emekçilerini yok etmekti. Bu kesim onlara, sanayi toplumu döneminde epey direnmişti. Onun için bunları önce siyasetten, daha sonrada top yekun ekonomik yaşamdan ortadan kaldırmaya yeminli idiler. Bunu başardılar. Daha sonraki hedefleri ise, gariban işsizler idi. Yeni dinde gariban olmakla günahkar olmak aynı anlamda da idi. Bu adamları yok etmek için yaşam boyu eğitim propagandası ile eğitimi ticarileştirdiler ve işe giriş kriterlerini yükseltiler, böylece garibanları da saf dışı bırakmayı başardılar.  
Ekleme Tarihi: 22 Haziran 2022 - Çarşamba

Neoliberalizm

Dünyayı yöneten elitler, büyük satranç tahtasında belirtilen hedefi çok profesyonelce saptırmışlar ve bütün çözümü "Tarım ve Sanayi Çağı" kültüründe olduğu gibi jeopolitiğin üzerine oturtmuşlardır.

Elbette ve hiç kuşkusuz, tarihin başından beri "Toprak yıkılmayan Saltanattır" ama şu medeniyetler çatışması da neyin nesi oluyor, hangi din, hangisi ile çatışıyor, bunu netleştirmek gerek. Bunu anlamadan, Jeopolitik veya toprak bir anlam taşımaz, çünkü yeni din, insanların yalnız toprağına değil, ruhuna da talip.

Son 200 yılda, dünya elitleri "liberalizm" sayesinde sömürgeyi öylesine bilimselleştir- diler ve o kadar acımasızca uyguladılar ki, bunun sonucunda Firavunları aratan bir zengin kitle ortaya çıktı. Bu zenginler ilk başlarda ideoloji şeklinde ortaya çıkan liberalizmi kendi amaçlan için kullanmaya başladılar ve sonunda "Neoliberalizm" denilen adeta yeni bir "Din" icat ettiler ve kendilerini de "Tanrı" ilan ederek, bütün dünyayı kendi tapınaktan haline dönüştürmeye başladılar, işte şu anda dünyamızı yöneten bu yeni din her şeyin sorumlusu, planlayıcısı, uygulayıcısı ve denetleyicisidir.

Bu yeni din, bütün diğer dinlerin içini boşaltarak, onların hepsini etkisiz hale getirerek, gözden düşürerek, insanla Tanrıyı eşleştiren yeni tarikatlarla bolca beslenip, hem de Tanrılar üstü kavramlarla, insan eyleminin yanı sıra doğrudan insan beyninin yönetimine talip, gibi görünmekte.

Akılcılıktan çok uzak ve günü kurtarma amaçlı bu yeni din çok tanrılıdır. Dünya çapında oluşturulan büyük markalar bu yeni dinin tapılan totemleridir. Belli sektörlerdeki markaların toplamı o sektörün tanrısıdır. Tekstil Tanrısı, Nükleer Enerji Tanrısı, Maden Tanrısı, Otomotiv Tanrısı, Uçak Tanrısı, Uzay Tanrısı, inşaat Tanrısı, Su Tanrısı vs... gibi binlerce tanrı mevcuttur.

Bu din, yeni totemler, yeni putlar, yeni markalarla her geçen gün pazara daha güçlü bir şekilde hakim olmakta, mürit sayısını ve devşirmelerini mantar gibi artırmaktadır.

Ülkemizde de bu dinin bilinçli veya bilinçsiz taraftarları, bu yeni dinin totemlerini, "Sahte Tanrıları"nı adeta kutsuyor ve "bizim de başarmamız için bu modeli almamız gerek, medeniyet bu, ileri olmak bu" diyor ve elbette farkında olmadan adeta kendi zavallılıklarını başkalarına aşılamak istiyor.

Bunlar yeni dinin misyonerlerinden başkaları olamazdı. Zira bu yeni dinde, Hazreti Mevlana'dan alınma bir ideoloji ile, "Gel kim olursan ol, gel, ister Rus, ister Çinli, ister Türk" Neoliberalizm dergahı herkese açık, "Gel", diyordu.

Bu "Yeni Dinin" papazlarının, elitlerinin en büyük öncelikli gizli hayalleri, tarım ve sanayi işçi ve emekçilerini yok etmekti. Bu kesim onlara, sanayi toplumu döneminde epey direnmişti. Onun için bunları önce siyasetten, daha sonrada top yekun ekonomik yaşamdan ortadan kaldırmaya yeminli idiler. Bunu başardılar. Daha sonraki hedefleri ise, gariban işsizler idi. Yeni dinde gariban olmakla günahkar olmak aynı anlamda da idi. Bu adamları yok etmek için yaşam boyu eğitim propagandası ile eğitimi ticarileştirdiler ve işe giriş kriterlerini yükseltiler, böylece garibanları da saf dışı bırakmayı başardılar.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve afisgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

betine giriş betine giriş