“Ey büyük Atatürk!” diye seslendim ilk defa sana. “Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime dair and içtim sonrasında. Aşkı senden öğrendim; duvarda sarı saçlı mavi gözlü bir resmin, her sabah bir umutla bakıyordu bana. Ömrümü adadım sana, ülküne, inkılaplarına.
Bir adam düşününüz ki 57 yıla okunan 3997, yazılan 9 kitap, savaşılan 10 savaş, koca bir devrim, okutulan ve okutulmaya teşvik edilen birçok çocuk, topluma kazandırılan kadınlar, sonsuz inkılaplar sığdırmış. Bir adam düşününüz ki gelecek nesillere ilham kaynağı olmuş. Bir adam düşününüz ki 57 yıllık yaşamına koca bir ülke sığdırmış. Bir adam düşününüz, bir ADAM; fikirleriyle, düşünceleriyle, diğer liderlerin övgüleriyle şanını dünya tarihine yazdırmış bir adam!
Peki neden hayranız ona bu kadar? Sarı saçı, mavi gözü müdür bizi ona bağlayan? Nedir onun yıllardan beri yaşamasını sağlayan?
Ne saçı, ne gözü. Fikirleridir onu yaşatan ve güvenidir gelecek nesile, çağdaş düşüncesidir bizi ona bağlayan!
Ne zaman sıkılsam ders çalışmaktan, ‘Gençliğe Hitabe’yle başlarım tekrardan.
Ne zaman bıktığımı, zorlandığımı düşünsem hayattan, açarım ‘Nutuk’u ilham alırım, yaşama çoşkusu alırım Atam’dan.
Herkes soruyor “Neden bağlısın ona ve fikirlerine bu denli?” diye. O ki; benim okula gitmemi sağladı. O ki; beni de toplumun bir parçası kabul gördü. O ki; benim yazmamı, spor yapmamı destekledi ve bana ilham kaynağı oldu. O ki; fikirleriyle, sözleriyle, umuduyla ve güveniyle hep yanımda oldu.
Fikrim özgür, iradem hür sayende. Senden ilham aldım her düşüncemde, okuduğumda, yazdığımda, söylediğimde… Herkes yaşar, kolaydır nefes almak. Gerçekten yaşamak için unutulmamalıdır, yaşatılmalıdır genç zihinlerde fikirlerin, devrimlerin, sözlerin. Benim her nefesimde sen varsın, yaşıyorsun kalbimde, fikirlerimde. Seni yaşatmak için üretiyorum, çabalıyorum her zerremle. Zaten özetlemiş ya şair;
“Mustafa Kemal’i anlamak, yerinde saymak değil, Mustafa Kemal ülküsü sadece söz değil!”
MİNNETTARIM ATA’M!