Anadolu’m, güzel yurdum. Ovaları bereket saçan, yaylaları kekik kokulum. Dicle’nin, Fırat’ın öz anası. Duası kabul Veysel Karani toprağı. Ateşten gül olup fışkıran İbrahim’in sevgilisi Urfa’m. Aydınlık Samsun, daha her yeri bir yakut misali değerli Anadolu’m. Her köşen, bucağın neşe dolsun bugün. Cumhuriyet coşku ve neşesi ilk günkü gibi dolsun yüreğine.
Sevdalısı çok Anadolu… Selvi endamlı sevgili, senin sevdalın çok. Malazgirt’le Alparslan, İstanbul’la Fatih, Cumhuriyet’le Atatürk girmiş rüyana. Kara kara bulutlar mavi gözlerine değmiş. Kızıl güler açan ufuklarını kana bulamış zaman. Kirli başlar esaret zincirinin halkalarını bir bir eklemişler, yangın yeri olmuşsun…
Esaretin pis kokusu sarmış ovanı, dağını. Gözyaşı pınarların kurumuş. Yangın ortasında kalmışız. Soğuk kış ayazından fazla titretmiş içimizi esaret zilleti. Ekmeksizlik, aşsızlık değil de vatansızlık başsızlık bükmüş boynumuzu. Ancak ümidin ışıkları tıpkı bir yanardağ gibi parladı Samsun’dan. Ölüme karşı yaşamak, esarete karşı özgürlük; “ya istiklal ya ölüm” dedik hep bir ağızdan.
Bir el, bir ayak, bir baş zafer göklerinde kanat çırpan bir kartal oldu Mustafa Kemal, gönüllerde tutuşturduğu özgürlük ateşi günden güne büyüdü. Millet, bükülmüş boynunu tekrar cesaretle kaldırdı. Ak pürçekli analar son kez sildi gözyaşlarını… Analar, bacılar yola döküldü. Ümide doğru yürüdü kağnılar. Mustafa Kemal, altında doru bir at yürür; koca bir millet yürürdü ardından…
Asil atlar üzerinde ne kahramanlar görmüştü bu topraklar. Bu topraklar yasa değil neşeye; esarete değil özgürlüğe aşıktı. Rüzgarı, karı dahi zafere alışıktı bu toprakların. Ümit tohumları saçılmışken dört bir yana korlu, ümitsizlikler mayalanmamıştı. Bir cumhuriyet rüzgarı yaşlı yüreklerdeki pası silip atmış, tüm yürekleri tek bir yürek yapmıştı.
Cumhuriyet fidanı Anadolu’nun özgür toprağında iyice kökleşti. Demokrasi ve özgürlük filizleri her geçen gün damar damar uzamakta yurdun üstüne. Bilimin ışığında erkek-kadın aydınlık yarınlara yürümekte. Savaşta tetik tutan eller kalem olmuş; yazar aşk diye, medeniyet diye.
Sonbaharlar bereketiyle gelir yüreğimize. Tüm Anadolu bereket sofrası… En büyük nimeti Cumhuriyet… Bir başka kabarır yüreklerimiz; mavilikler içinde bir çift engin bakışlı göz arar Samsun’da. Dört yandan tutuşur bu aşk. Her temmuz Erzurum, her eylül Sivas oluruz biz.
Ve her ekimde aydınlık bir Ankara güneşi ısıtır tüm yurdu. Bir sevdadır Cumhuriyet bu mevsimde, biz de sevdalısı. Aydınlığa götüren kara sevdalısı…