KARNE SENDROMUNA DİKKAT!
Gündem
20.01.2020 - 11:13, Güncelleme:
26.04.2022 - 15:45 2825+ kez okundu.
KARNE SENDROMUNA DİKKAT!
Klinik Psikolog Merve Kılıç, sömestir tatilinin başladığı bu günlerde ebeveynlere önerilerde
bulundu.
Heyecanla beklenen, iple çekilen karne günü maalesef bazı çocuklara azar, ceza, utanç gibi olumsuzluklardan başka bir şey çağrıştırmıyor diyen Kılıç, ''Ebeveynlerin mükemmeliyetçi tavrı ve çocuktan yüksek beklenti, karne gününü kabusa çevirebiliyor. En önemlisi de ebeveynlerin de yıllar öncesinde bir öğrenci olduklarını ve karne aldıklarını unutmuş olması. Karnelerin aileler tarafından çoğunlukla başarının doğrudan ve kesin bir göstergesi olarak kabul ediliyor. Hatta bazı durumlarda, oldukça yanlış da olsa, karneden yola çıkan ebeveynler çocuklarının karakterleri ve gelecek potansiyelleri hakkında olumsuz yargılar geliştirip çocuklarına bunu yansıtabilir. Bu çocuklarda yetersizlik hissi, yoğun bir kaygı, çalışmaya yönelik motivasyon kaybı ya da mükemmeliyetçilik gibi sorunlara yol açabilir'' dedi.
''Başarının göstergesi karne değil''
Kılıç; ''Ebeveynlerin çocuklarının başarılı olmasını istemeleri oldukça doğal. Ancak azımsanamayacak oranda aile çocuklarına yönelik mükemmeliyetçi beklentiler içine girerek, hatalar karşısında toleranssızlık sergileyerek ve süreçten çok sonuca odaklanarak çocuklarda örselenmeye yol açabiliyor. Bilmemiz gereken ilk şey, başarının sadece okul performansına indirgenebilecek bir kavramdan ziyade çok yönlü ve geliştirilebilir olduğu gerçeğidir. Başka bir deyişle, ders başarısı düşük çocuklar başka yaşamsal alanlarda oldukça başarılı olabilir'' dedi.
''Empati kurun ve çocuğunuzu anlamaya çalışın''
Ebeveynlerin en sık yaptığı hatalardan biri, süreci göz ardı edip direkt sonuca odaklanmaları. Böyle olunca da maalesef zayıf getiren çocuğu eleştirme, yargılama ve hatta cezalandırma gibi olumsuz tutumlar devreye girebiliyor. Ebeveynlerin her zaman ilk adımı çocuklarını anlamaya yönelik olmalı. Yargılamadan ve reddedici olmayan bir tutumla çocuğun notlarındaki düşüklüğün sebepleri araştırılıp anlaşılmalıdır. Çok sayıda içsel ve dışsal faktör akademik performans üzerinde olumsuz etki yaratabilir. Aile içi sorunlar, depresyon, kaygı, öğrenme güçlüğü, dikkat süreçleri ile ilgili güçlükler, yetersiz çalışma alışkanlıkları, zeka bölümünü başlıca etmenler arasında sayabiliriz. Eğer çocuğunuzun dönem boyunca sarf ettiği çabayı önemsemez ve sadece notlara odaklanırsanız düşük bir not karşısında öfke, kaygı gibi olumsuz duygularla çocuğunuzu yıkıcı bir şekilde eleştirir hatta cezalandırma yoluna gidebilirsiniz. Oysa yapılması gereken notun kendisine değil işaret ettiklerine yani sürece odaklanmaktır. Başarı düzeyi, çocuğun kontrolünde olanlar kadar olmayan pek çok unsurdan da etkilenir. Öğrenme güçlükleri, depresyon, davranım bozuklukları, sınav kaygısı, dikkat süreçleriyle ilgili sorunlar, fiziksel engel ya da rahatsızlıklar, görme ve işitme bozuklukları, çocuğun zeka seviyesinin yaşıtlarına göre düşük olması, çalışma sistemi ve sorumluluk almayla ilgili yetersizlikler, sağlıksız aile atmosferi, önemli yaşamsal değişiklikler bu unsurların başında gelir'' dedi.
''Yıkıcı tutum ve tepkilerden kaçının''
Kılıç; ''Düşük not getiren çocuğu cezalandırmak, korkutmak, tehdit etmek, diğer çocuklarla veya kardeşleriyle kıyaslamak, ona yalnızca iyi not getirdiği takdirde değerli olabileceğini htirecek herhangi bir davranışta bulunmak, yapılan yanlışlar arasındadır. Bu gibi durumlar yeni sorunların ortaya çıkmasını hızlandıran ve çocuğun ruhsal iyilik hali üzerinde yıkıma yol açan tutumlardır. Düşük notlar yüzünden bu gibi tutumlara maruz kalan çocukta depresyon ve kaygı gibi sorunlar tetiklenebilir. Onu daha iyisini başarmak için motive etmek adına sergilediğiniz bu tutumlar tam tersi şekilde çocuğun okuldan soğumasına, devamsızlıklara ve en nihayetinde daha düşük akademik performansa yol açabilir'' dedi.
Karnesinde zayıf notu olan çocuğa nasıl davranılmalı?
Kılıç; ''Çocuğunuza notları ne olursa olsun değerli olduğunu ve onu olduğu gibi kabul ettiğinizi htirin. Notlarını etkileyen sebepleri anlamaya çalışın. Asla başkalarıyla kıyaslamayın. Tek iletişim gündeminizin notlar, sınavlar ve dersler olmamasına özen gösterin. bir araya her geldiğinizde yaptığınız tek şey ders çalışmak olmasın ya da çocuğunuza sadece derslerle ilgili sorular sormaktan kaçının. Bir sonraki dönem için çocuğunuzun çalışma düzenini ve motivasyonunu gözden geçirin. Özel eğitim alması gereken bir durum varsa, bir özel eğitim uzmanına başvurun. Notlarına göre cezalandırmayın ya da aşırı ödüllendirmeyin. Maddi ödülleri değil, duygusal ödülleri tercih edin. sarılmak, onu ne kadar sevdiğinizi söylemek ya da beraber bir gün planlamak en güzel hediye olacaktır.Tatil döneminde dinlenmesine izin verin, notlarını telafi etmesi için aceleci ve baskıcı olmayın, notların her zaman telafisi olduğunu öncelikle siz unutmayın. Onu suçlamayın, başkalarının yanında küçük düşürmeyin, alay etmeyin, aşağılamayın. Bunu size ifade edemese de onun da üzüldüğünü, kendini ne kadar kötü htiğini hiç unutmayın. İyi olan notlarının da üzerinde durun, onları da konuşun ve takdir edin'' dedi. Haber: Emrah Gemicioğlu
Klinik Psikolog Merve Kılıç, sömestir tatilinin başladığı bu günlerde ebeveynlere önerilerde bulundu.
Heyecanla beklenen, iple çekilen karne günü maalesef bazı çocuklara azar, ceza, utanç gibi olumsuzluklardan başka bir şey çağrıştırmıyor diyen Kılıç, ''Ebeveynlerin mükemmeliyetçi tavrı ve çocuktan yüksek beklenti, karne gününü kabusa çevirebiliyor. En önemlisi de ebeveynlerin de yıllar öncesinde bir öğrenci olduklarını ve karne aldıklarını unutmuş olması. Karnelerin aileler tarafından çoğunlukla başarının doğrudan ve kesin bir göstergesi olarak kabul ediliyor. Hatta bazı durumlarda, oldukça yanlış da olsa, karneden yola çıkan ebeveynler çocuklarının karakterleri ve gelecek potansiyelleri hakkında olumsuz yargılar geliştirip çocuklarına bunu yansıtabilir. Bu çocuklarda yetersizlik hissi, yoğun bir kaygı, çalışmaya yönelik motivasyon kaybı ya da mükemmeliyetçilik gibi sorunlara yol açabilir'' dedi.
''Başarının göstergesi karne değil''
Kılıç; ''Ebeveynlerin çocuklarının başarılı olmasını istemeleri oldukça doğal. Ancak azımsanamayacak oranda aile çocuklarına yönelik mükemmeliyetçi beklentiler içine girerek, hatalar karşısında toleranssızlık sergileyerek ve süreçten çok sonuca odaklanarak çocuklarda örselenmeye yol açabiliyor. Bilmemiz gereken ilk şey, başarının sadece okul performansına indirgenebilecek bir kavramdan ziyade çok yönlü ve geliştirilebilir olduğu gerçeğidir. Başka bir deyişle, ders başarısı düşük çocuklar başka yaşamsal alanlarda oldukça başarılı olabilir'' dedi.
''Empati kurun ve çocuğunuzu anlamaya çalışın''
Ebeveynlerin en sık yaptığı hatalardan biri, süreci göz ardı edip direkt sonuca odaklanmaları. Böyle olunca da maalesef zayıf getiren çocuğu eleştirme, yargılama ve hatta cezalandırma gibi olumsuz tutumlar devreye girebiliyor. Ebeveynlerin her zaman ilk adımı çocuklarını anlamaya yönelik olmalı. Yargılamadan ve reddedici olmayan bir tutumla çocuğun notlarındaki düşüklüğün sebepleri araştırılıp anlaşılmalıdır. Çok sayıda içsel ve dışsal faktör akademik performans üzerinde olumsuz etki yaratabilir. Aile içi sorunlar, depresyon, kaygı, öğrenme güçlüğü, dikkat süreçleri ile ilgili güçlükler, yetersiz çalışma alışkanlıkları, zeka bölümünü başlıca etmenler arasında sayabiliriz. Eğer çocuğunuzun dönem boyunca sarf ettiği çabayı önemsemez ve sadece notlara odaklanırsanız düşük bir not karşısında öfke, kaygı gibi olumsuz duygularla çocuğunuzu yıkıcı bir şekilde eleştirir hatta cezalandırma yoluna gidebilirsiniz. Oysa yapılması gereken notun kendisine değil işaret ettiklerine yani sürece odaklanmaktır. Başarı düzeyi, çocuğun kontrolünde olanlar kadar olmayan pek çok unsurdan da etkilenir. Öğrenme güçlükleri, depresyon, davranım bozuklukları, sınav kaygısı, dikkat süreçleriyle ilgili sorunlar, fiziksel engel ya da rahatsızlıklar, görme ve işitme bozuklukları, çocuğun zeka seviyesinin yaşıtlarına göre düşük olması, çalışma sistemi ve sorumluluk almayla ilgili yetersizlikler, sağlıksız aile atmosferi, önemli yaşamsal değişiklikler bu unsurların başında gelir'' dedi.
''Yıkıcı tutum ve tepkilerden kaçının''
Kılıç; ''Düşük not getiren çocuğu cezalandırmak, korkutmak, tehdit etmek, diğer çocuklarla veya kardeşleriyle kıyaslamak, ona yalnızca iyi not getirdiği takdirde değerli olabileceğini htirecek herhangi bir davranışta bulunmak, yapılan yanlışlar arasındadır. Bu gibi durumlar yeni sorunların ortaya çıkmasını hızlandıran ve çocuğun ruhsal iyilik hali üzerinde yıkıma yol açan tutumlardır. Düşük notlar yüzünden bu gibi tutumlara maruz kalan çocukta depresyon ve kaygı gibi sorunlar tetiklenebilir. Onu daha iyisini başarmak için motive etmek adına sergilediğiniz bu tutumlar tam tersi şekilde çocuğun okuldan soğumasına, devamsızlıklara ve en nihayetinde daha düşük akademik performansa yol açabilir'' dedi.
Karnesinde zayıf notu olan çocuğa nasıl davranılmalı?
Kılıç; ''Çocuğunuza notları ne olursa olsun değerli olduğunu ve onu olduğu gibi kabul ettiğinizi htirin. Notlarını etkileyen sebepleri anlamaya çalışın. Asla başkalarıyla kıyaslamayın. Tek iletişim gündeminizin notlar, sınavlar ve dersler olmamasına özen gösterin. bir araya her geldiğinizde yaptığınız tek şey ders çalışmak olmasın ya da çocuğunuza sadece derslerle ilgili sorular sormaktan kaçının. Bir sonraki dönem için çocuğunuzun çalışma düzenini ve motivasyonunu gözden geçirin. Özel eğitim alması gereken bir durum varsa, bir özel eğitim uzmanına başvurun. Notlarına göre cezalandırmayın ya da aşırı ödüllendirmeyin. Maddi ödülleri değil, duygusal ödülleri tercih edin. sarılmak, onu ne kadar sevdiğinizi söylemek ya da beraber bir gün planlamak en güzel hediye olacaktır.Tatil döneminde dinlenmesine izin verin, notlarını telafi etmesi için aceleci ve baskıcı olmayın, notların her zaman telafisi olduğunu öncelikle siz unutmayın. Onu suçlamayın, başkalarının yanında küçük düşürmeyin, alay etmeyin, aşağılamayın. Bunu size ifade edemese de onun da üzüldüğünü, kendini ne kadar kötü htiğini hiç unutmayın. İyi olan notlarının da üzerinde durun, onları da konuşun ve takdir edin'' dedi. Haber: Emrah Gemicioğlu
Anadolu Ajansı (AA), İhlas Haber Ajansı (İHA), Demirören Haber Ajansı (DHA) ve diğer ajanslar tarafından eklenen tüm haberler, sitemizin editörlerinin müdahalesi olmadan ajans kanallarından çekilmektedir. Bu haberlerde yer alan hukuki muhataplar haberi geçen ajanslar olup sitemizin hiç bir editörü sorumlu tutulamaz...
Habere ifade bırak !
Bu habere hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.