Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir
Sitenin sağında bir giydirme reklam

GÖZDEN GEÇİRİLMELİDİR

Ekonomi (HABER MERKEZİ) - | 20.09.2022 - 09:31, Güncelleme: 20.09.2022 - 09:33 1798+ kez okundu.
 

GÖZDEN GEÇİRİLMELİDİR

CHP Ordu Milletvekili Dr. Mustafa Adıgüzel, TBMM’ye fındık kanunu ile ilgili teklif vererek konu hakkında açıklamalarda bulundu
Ülkemizde fındık sektöründe üretimden ihracata kadar bir dizi sorunlarla karşılaşıldığını belirten Adıgüzel; “Fındık, Karadeniz’de 418 bin kayıtlı üretici ailesine, fındık üretimine direkt katılan 2.5 milyon ve dolaylı olarak da yaklaşık 8 milyon insanımıza aş ve iş verirken, ülkemize yılda ortalama 2.5 milyar USD döviz girdisi sağlamaktadır. Ayrıca arazi mülkiyetine sahip olmadan üretim yapan üreticilerin sayısı bilinmemektedir. Başka bir hâkim gelir kalemi olmadığı için fındık bölgenin hem ekonomik, hem siyasal, hem kültürel hayatına işlemiştir. Emek yoğun üretim sayesinde önemli istihdam yaratır ve özellikle kadın istihdamına fındığın katkısı çok büyüktür. Türkiye'de 542 bin 326 hektar Doğu Karadeniz’de ve 191 bin 353 hektar Batı Karadeniz’de olmak üzere 733 bin hektar üretim alanı vardır. 40 İlde fındık üretimi yapılmaktadır. Ancak 2014 yılında Bakanlar Kurulu kararı ile fındık üretimi 16 il ve 123 ilçe ile sınırlandırılmıştır. 227 bin 121 hektar ve %30 üretim payı ile Ordu ilk sırada yer almaktadır. Diğer 15 il Samsun, Sakarya, Giresun, Trabzon, Düzce, Zonguldak, Bartın, Kastamonu, Sinop, Artvin, Rize, Bolu, Kocaeli, Gümüşhane ve Tokat illeridir. Yıllara göre değişmekle birlikte yıllık yaklaşık 650-700 bin ton fındık üretilmektedir. Türkiye’nin fındık ihracatı tarım ihracatımızın %10’unu karşılayarak 1. sıradadır. Fındık çok az ithal girdi ile üretilmekte ve %80’i çoğu da işlenmeden ihraç edilmektedir. Fındık 1783’ten beri yurtdışına ihraç edilmektedir. Halen 120’ye yakın ülkeye fındık ihracatı yapılmaktadır. Fındığın insan sağlığına olumlu etkileri bilimsel olarak ispatlanmıştır. Ülkemizde fındık sektöründe üretimden ihracata kadar bir dizi sorun mevcuttur. Fındık sektöründe tüm paydaşların (üretici, tüccar, sanayici, ihracatçı, devlet) müşterek yararını tesis etmeden istikrar temin edilemeyeceği aşikârdır. Çünkü üretimden ihracata kadar tüm aşamaları hem ticari hem zirai olarak birbirine sıkı bir şekilde bağlıdır. Bu yüzden bu Kanun içerisinde üretimden ihracata kadar her alan ve aşamada yasal düzenlemeler yapmak zaruridir. Cumhuriyetin ilk yıllarında tarımsal üretimde kooperatifleşmeye önem verilmiş, Fiskobirlik’in kurulması talimatı da 1937’de bizzat Atatürk tarafından verilmiştir ve fındık fidesinin yurtdışına çıkışı 1927 yılında çıkarılan 6207 sayılı hükümet kararnamesi ile yasaklanmıştır. Tüm bunlar fındıkta milli bir bakışı göstermektedir. Ancak 2000’li yılların başlarından itibaren yürütülen fındık tarım politikaları nedeniyle bugün Fiskobirlik etkisiz ve işlevsiz kalmıştır. Fiskobirlik’in güç kaybetmesinden sonra Devlet, Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) eliyle fındık almaya başlamıştır. TMO’nun fındık alımlarında aşırı seçici ve gönülsüz davranması, randıman hesabında kuşkuya neden olan ölçümler, alım ofislerinin azlığı, uzun randevu tarihleri, üreticiye ödemelerin geç yapılması konularında tartışmalı bir alım süreci yaşanmaktadır. Bu süreç üretici nazarında Fiskobirlik’in önemini ve değerini ortaya koymuştur. Finansal açıdan güçlü yabancı küresel firmalar sektöre girdikten sonra ihracatın büyük bir kısmını yapar hale gelmiş, şimdi de “Sözleşmeli Tarım” başlığındaki mevzuata dayanarak tarlada üreticiyi markaja almıştır. Şu anda, yabancı menşeli 4 firmanın fındık ihracatındaki payı %60’ın üzerindedir. Yerli ihracatçı ve sanayici hem kredi kullanımında, hem de ihracat bağlantısı kurmada sorun ve belirsizlikler yaşarken, finansman boyutu ile bu küresel firmalar ile rekabet edemiyor. Sanayide yaşanan yüksek enflasyon ve yüksek faizlerin yarattığı maliyet artışları fiyatlara baskı yaparak rekabeti daha da zorlaştırmaktadır. Bu nedenle yerli ihracatçı her geçen yıl azalmaktadır. 15 yıl önce Karadeniz İhracatçılar Birliği’nde 392 üye varken, şu anda 39 kişiye düşmüştür. Sadece Ordu’da 55 olan firma sayısı 5’e düşmüştür. Yerli ihracatçının küresel firmalar karşısında rekabet şansının düşük olması 5-10 yıl içinde ihracatın 70-75%’nin yabancı küresel firmaların kontrolüne geçeceğini göstermektedir. Ar-Ge faaliyetlerinin yeterli seviyede olmaması, katma değer yüksek ürünlerin üretilememesi ve ihracatta halen yaklaşık %60 oranında natürel fındığın ihraç ediliyor oluşu ile Türkiye %70’ini ürettiği bir ürünün katma değerini kullanamamaktadır. Fındık ihracatından elde edilen gelirin artırılması için özellikle işlenmiş fındıklarda yüksek vergi oranları uygulayan ülkeler ile devletten devlete yapılan görüşmelerden olumlu neticeler alınamamaktadır. Fındık bölgesinde demiryolu ağı olmaması ve deniz yolu için de modern limanların olmaması ihracatın İstanbul, İzmir ve Mersin limanlarından yapılması ilave maliyetler doğurmaktadır. Fındık tarımı ile uğraşan yaklaşık 450 bin çiftçinin %70’i tarım bölgesinde yaşamamaktadır. Fındık tarımı ile uğraşan Çiftçi Kayıt Sistemi’ne bağlı üreticinin ortalama yaşı 60 ve üstündedir. Miras yoluyla bölünme neticesinde kardeşlerden bahçe sahibi olup çiftçi olarak kayıtlı olmayanlar yanında, izinsiz bahçeler ve sahipleri de kayıt dışılığın diğer bir nedenidir. Kayıt dışının en büyük nedeni ise 2-B arazisi kapsamında olduğundan, destekleme ve fındık alımlarından yararlanamadığı için kayıt yaptırılmayan alanlar ve üreticilerdir. Bu nedenle hem üretim alanı hem de üretici sayısı için, 2-B kapsamındaki üretim alanları ile izinsiz ekilen alanlar da dâhil edilerek yeni bir veri tabanına ihtiyaç vardır. Bugün bilinen fındık dikili alanların güncellenerek özellikle %6 eğimin altındaki taban arazilere ve ovalar gibi başka ürünlerin ve ülkemizin ithal ettiği ürünlerin yetiştirilebileceği yerlere fındık dikiminin engellenmesi gerekmektedir. Fındık üretimine uygun olan alanlarda ise devlete ait atıl alanların kiralama yöntemi ile fındık tarımına açılması ve bu konuda dünya örneklerinin dikkate alınmasında fayda vardır. Fındık üretim alanları bölünmüş ve verimli tarımsal faaliyete olanak vermemektedir. Miras hukukunun optimum üretim modeline göre yeniden yapılandırılması gerekmektedir. Arazi toplulaştırma, kiralama veya benzeri modellerin devreye alınması gereklidir. Arazi yapısının da etkisi ile üretimde mekanizasyon yeterince sağlanamamaktadır. Alan bazlı gelir desteği tüm bölge ve koşullarda aynı uygulanmaktadır. Hâlbuki Batı ve Doğu Karadeniz üretim alanları arasında maliyet neredeyse misli ile farklıdır. Fındığın asıl coğrafyası olan Doğu Karadeniz’de üreticiler daha zor coğrafi koşullarda, daha yüksek maliyetle, dönüm başına daha az üretim ile dezavantajlı durumdadır. Ayrıca alan bazlı gelir desteği yıllar içinde erimiş, son 10 yıldır güncellenmemiştir. Bu haliyle üretimi destek ve teşvik etmekten uzaktır. Hatta hiç üretim yapılmayan alanlara dahi yapılan ödemeler, bu bahçelerin uzaktaki sahipleri tarafından cep harçlığı şeklinde görülmektedir. Alan bazlı gelir desteği üretim yapılan alanlarda, üretim maliyetinin yüksek olduğu coğrafi koşullarda, fazladan maliyeti telafi edecek şekilde ve her yıl güncellenerek yeniden düzenlenmelidir. Gübre ve pestisit kullanımı ve satışı toprak tahliline ve bilimsel kurallara uygun yapılmadığı için israfa, ekonomik kayıplara, su ve toprak kirliliğine neden olmakta, insan ve diğer canlı yaşamı üzerinde olumsuz etkiye neden olabilmektedir. TARSİM kullanan fındık üreticisi oranı %15’in altındadır. Primlerin düşürülüp tüm üreticinin sigorta kapsamına alınması hedeflenmelidir. Son yıllarda sıkça gündeme gelen ‘stok düzenlemesi’, ‘vergi barışı’ gibi düzenlemeler vergisini düzgün veren ile vermeyen arasında haksız rekabet yaratarak fayda yerine zarar vermektedir. İklim değişiklikleri ve küresel ısınma fındık üretim bölgelerini tehdit etmektedir. Kuraklık, randıman ve kalite kaybına, yaprak ve çotanak hastalıklarına yol açmaktadır. Sıcaklık artışı ile 20-30 yıl içinde 0-250 metre rakımda fındık üretimi zorlaşacak, bugün hiç üretim yapılmayan 1500-1600 metre rakımda fındık üretimine sebep olacaktır. Örneğin; yüksek rakımda yetiştiği için iklim değişikliklerinden daha az etkilenen, randıman, verim ve raf ömrü yüksek bir fındık türü olarak Ordu Çakıldak fındık türünün son yıllarda ticari kıymeti artmıştır.  İklimsel risk yönetiminin devreye alınması ve iklim değişikliklerinin fındığa olumlu ve olumsuz etkilerinin araştırılıp sorunları giderici senaryoların şimdiden hazırlanması gerekmektedir. Avrupa Yeşil Mutabakatı’na uyum gösterecek şekilde üretim ve imalat süreçleri gözden geçirilmelidir.”
CHP Ordu Milletvekili Dr. Mustafa Adıgüzel, TBMM’ye fındık kanunu ile ilgili teklif vererek konu hakkında açıklamalarda bulundu

Ülkemizde fındık sektöründe üretimden ihracata kadar bir dizi sorunlarla karşılaşıldığını belirten Adıgüzel; “Fındık, Karadeniz’de 418 bin kayıtlı üretici ailesine, fındık üretimine direkt katılan 2.5 milyon ve dolaylı olarak da yaklaşık 8 milyon insanımıza aş ve iş verirken, ülkemize yılda ortalama 2.5 milyar USD döviz girdisi sağlamaktadır. Ayrıca arazi mülkiyetine sahip olmadan üretim yapan üreticilerin sayısı bilinmemektedir. Başka bir hâkim gelir kalemi olmadığı için fındık bölgenin hem ekonomik, hem siyasal, hem kültürel hayatına işlemiştir. Emek yoğun üretim sayesinde önemli istihdam yaratır ve özellikle kadın istihdamına fındığın katkısı çok büyüktür. Türkiye'de 542 bin 326 hektar Doğu Karadeniz’de ve 191 bin 353 hektar Batı Karadeniz’de olmak üzere 733 bin hektar üretim alanı vardır. 40 İlde fındık üretimi yapılmaktadır. Ancak 2014 yılında Bakanlar Kurulu kararı ile fındık üretimi 16 il ve 123 ilçe ile sınırlandırılmıştır. 227 bin 121 hektar ve %30 üretim payı ile Ordu ilk sırada yer almaktadır. Diğer 15 il Samsun, Sakarya, Giresun, Trabzon, Düzce, Zonguldak, Bartın, Kastamonu, Sinop, Artvin, Rize, Bolu, Kocaeli, Gümüşhane ve Tokat illeridir. Yıllara göre değişmekle birlikte yıllık yaklaşık 650-700 bin ton fındık üretilmektedir. Türkiye’nin fındık ihracatı tarım ihracatımızın %10’unu karşılayarak 1. sıradadır. Fındık çok az ithal girdi ile üretilmekte ve %80’i çoğu da işlenmeden ihraç edilmektedir. Fındık 1783’ten beri yurtdışına ihraç edilmektedir. Halen 120’ye yakın ülkeye fındık ihracatı yapılmaktadır. Fındığın insan sağlığına olumlu etkileri bilimsel olarak ispatlanmıştır. Ülkemizde fındık sektöründe üretimden ihracata kadar bir dizi sorun mevcuttur. Fındık sektöründe tüm paydaşların (üretici, tüccar, sanayici, ihracatçı, devlet) müşterek yararını tesis etmeden istikrar temin edilemeyeceği aşikârdır. Çünkü üretimden ihracata kadar tüm aşamaları hem ticari hem zirai olarak birbirine sıkı bir şekilde bağlıdır. Bu yüzden bu Kanun içerisinde üretimden ihracata kadar her alan ve aşamada yasal düzenlemeler yapmak zaruridir. Cumhuriyetin ilk yıllarında tarımsal üretimde kooperatifleşmeye önem verilmiş, Fiskobirlik’in kurulması talimatı da 1937’de bizzat Atatürk tarafından verilmiştir ve fındık fidesinin yurtdışına çıkışı 1927 yılında çıkarılan 6207 sayılı hükümet kararnamesi ile yasaklanmıştır. Tüm bunlar fındıkta milli bir bakışı göstermektedir. Ancak 2000’li yılların başlarından itibaren yürütülen fındık tarım politikaları nedeniyle bugün Fiskobirlik etkisiz ve işlevsiz kalmıştır. Fiskobirlik’in güç kaybetmesinden sonra Devlet, Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) eliyle fındık almaya başlamıştır. TMO’nun fındık alımlarında aşırı seçici ve gönülsüz davranması, randıman hesabında kuşkuya neden olan ölçümler, alım ofislerinin azlığı, uzun randevu tarihleri, üreticiye ödemelerin geç yapılması konularında tartışmalı bir alım süreci yaşanmaktadır. Bu süreç üretici nazarında Fiskobirlik’in önemini ve değerini ortaya koymuştur. Finansal açıdan güçlü yabancı küresel firmalar sektöre girdikten sonra ihracatın büyük bir kısmını yapar hale gelmiş, şimdi de “Sözleşmeli Tarım” başlığındaki mevzuata dayanarak tarlada üreticiyi markaja almıştır. Şu anda, yabancı menşeli 4 firmanın fındık ihracatındaki payı %60’ın üzerindedir. Yerli ihracatçı ve sanayici hem kredi kullanımında, hem de ihracat bağlantısı kurmada sorun ve belirsizlikler yaşarken, finansman boyutu ile bu küresel firmalar ile rekabet edemiyor. Sanayide yaşanan yüksek enflasyon ve yüksek faizlerin yarattığı maliyet artışları fiyatlara baskı yaparak rekabeti daha da zorlaştırmaktadır. Bu nedenle yerli ihracatçı her geçen yıl azalmaktadır. 15 yıl önce Karadeniz İhracatçılar Birliği’nde 392 üye varken, şu anda 39 kişiye düşmüştür. Sadece Ordu’da 55 olan firma sayısı 5’e düşmüştür. Yerli ihracatçının küresel firmalar karşısında rekabet şansının düşük olması 5-10 yıl içinde ihracatın 70-75%’nin yabancı küresel firmaların kontrolüne geçeceğini göstermektedir. Ar-Ge faaliyetlerinin yeterli seviyede olmaması, katma değer yüksek ürünlerin üretilememesi ve ihracatta halen yaklaşık %60 oranında natürel fındığın ihraç ediliyor oluşu ile Türkiye %70’ini ürettiği bir ürünün katma değerini kullanamamaktadır. Fındık ihracatından elde edilen gelirin artırılması için özellikle işlenmiş fındıklarda yüksek vergi oranları uygulayan ülkeler ile devletten devlete yapılan görüşmelerden olumlu neticeler alınamamaktadır. Fındık bölgesinde demiryolu ağı olmaması ve deniz yolu için de modern limanların olmaması ihracatın İstanbul, İzmir ve Mersin limanlarından yapılması ilave maliyetler doğurmaktadır. Fındık tarımı ile uğraşan yaklaşık 450 bin çiftçinin %70’i tarım bölgesinde yaşamamaktadır. Fındık tarımı ile uğraşan Çiftçi Kayıt Sistemi’ne bağlı üreticinin ortalama yaşı 60 ve üstündedir. Miras yoluyla bölünme neticesinde kardeşlerden bahçe sahibi olup çiftçi olarak kayıtlı olmayanlar yanında, izinsiz bahçeler ve sahipleri de kayıt dışılığın diğer bir nedenidir. Kayıt dışının en büyük nedeni ise 2-B arazisi kapsamında olduğundan, destekleme ve fındık alımlarından yararlanamadığı için kayıt yaptırılmayan alanlar ve üreticilerdir. Bu nedenle hem üretim alanı hem de üretici sayısı için, 2-B kapsamındaki üretim alanları ile izinsiz ekilen alanlar da dâhil edilerek yeni bir veri tabanına ihtiyaç vardır. Bugün bilinen fındık dikili alanların güncellenerek özellikle %6 eğimin altındaki taban arazilere ve ovalar gibi başka ürünlerin ve ülkemizin ithal ettiği ürünlerin yetiştirilebileceği yerlere fındık dikiminin engellenmesi gerekmektedir. Fındık üretimine uygun olan alanlarda ise devlete ait atıl alanların kiralama yöntemi ile fındık tarımına açılması ve bu konuda dünya örneklerinin dikkate alınmasında fayda vardır. Fındık üretim alanları bölünmüş ve verimli tarımsal faaliyete olanak vermemektedir. Miras hukukunun optimum üretim modeline göre yeniden yapılandırılması gerekmektedir. Arazi toplulaştırma, kiralama veya benzeri modellerin devreye alınması gereklidir. Arazi yapısının da etkisi ile üretimde mekanizasyon yeterince sağlanamamaktadır. Alan bazlı gelir desteği tüm bölge ve koşullarda aynı uygulanmaktadır. Hâlbuki Batı ve Doğu Karadeniz üretim alanları arasında maliyet neredeyse misli ile farklıdır. Fındığın asıl coğrafyası olan Doğu Karadeniz’de üreticiler daha zor coğrafi koşullarda, daha yüksek maliyetle, dönüm başına daha az üretim ile dezavantajlı durumdadır. Ayrıca alan bazlı gelir desteği yıllar içinde erimiş, son 10 yıldır güncellenmemiştir. Bu haliyle üretimi destek ve teşvik etmekten uzaktır. Hatta hiç üretim yapılmayan alanlara dahi yapılan ödemeler, bu bahçelerin uzaktaki sahipleri tarafından cep harçlığı şeklinde görülmektedir. Alan bazlı gelir desteği üretim yapılan alanlarda, üretim maliyetinin yüksek olduğu coğrafi koşullarda, fazladan maliyeti telafi edecek şekilde ve her yıl güncellenerek yeniden düzenlenmelidir. Gübre ve pestisit kullanımı ve satışı toprak tahliline ve bilimsel kurallara uygun yapılmadığı için israfa, ekonomik kayıplara, su ve toprak kirliliğine neden olmakta, insan ve diğer canlı yaşamı üzerinde olumsuz etkiye neden olabilmektedir. TARSİM kullanan fındık üreticisi oranı %15’in altındadır. Primlerin düşürülüp tüm üreticinin sigorta kapsamına alınması hedeflenmelidir. Son yıllarda sıkça gündeme gelen ‘stok düzenlemesi’, ‘vergi barışı’ gibi düzenlemeler vergisini düzgün veren ile vermeyen arasında haksız rekabet yaratarak fayda yerine zarar vermektedir. İklim değişiklikleri ve küresel ısınma fındık üretim bölgelerini tehdit etmektedir. Kuraklık, randıman ve kalite kaybına, yaprak ve çotanak hastalıklarına yol açmaktadır. Sıcaklık artışı ile 20-30 yıl içinde 0-250 metre rakımda fındık üretimi zorlaşacak, bugün hiç üretim yapılmayan 1500-1600 metre rakımda fındık üretimine sebep olacaktır. Örneğin; yüksek rakımda yetiştiği için iklim değişikliklerinden daha az etkilenen, randıman, verim ve raf ömrü yüksek bir fındık türü olarak Ordu Çakıldak fındık türünün son yıllarda ticari kıymeti artmıştır.  İklimsel risk yönetiminin devreye alınması ve iklim değişikliklerinin fındığa olumlu ve olumsuz etkilerinin araştırılıp sorunları giderici senaryoların şimdiden hazırlanması gerekmektedir. Avrupa Yeşil Mutabakatı’na uyum gösterecek şekilde üretim ve imalat süreçleri gözden geçirilmelidir.”

Ordu HABERİ

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve afisgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
Adana escort Çukurova escort Seyhan escort Ankara escort Mamak escort Etimesgut escort Polatlı escort Pursaklar escort Haymana escort Çankaya escort Keçiören escort Sincan escort izmir escort aliağa escort balçova escort bayındır escort bayraklı escort bergama escort beydağ escort bornova escort buca escort çeşme escort çiğli escort dikili escort foça escort gaziemir escort güzelbahçe escort karabağlar escort karaburun escort karşıyaka escort kemalpaşa escort kiraz escort kınık escort konak escort menderes escort menemen escort narlıdere escort ödemiş escort seferihisar escort selçuk escort tire escort torbalı escort urla escort bostanlı escort mavişehir escort alsancak escort üçyol escort bursa escort altınşehir escort gemlik escort görükle escort gürsu escort inegöl escort kestel escort mudanya escort nilüfer escort orhangazi escort soğanlı escort yıldırım escort antalya escort akseki escort aksu escort belek escort demre escort döşemealtı escort elmalı escort finike escort gazipaşa escort gündoğmuş escort ibradı escort kaş escort kemer escort kepez escort konyaaltı escort korkuteli escort kumluca escort lara escort manavgat escort muratpaşa escort serik escort alanya escort Eskişehir escort Gaziantep escort Şahinbey escort Nizip escort Şehitkamil escort İstanbul escort Merter escort Nişantaşı escort Şerifali escort Maltepe escort Sancaktepe escort Eyüpsultan escort Şişli escort Kayaşehir escort Büyükçekmece escort Beşiktaş escort Mecidiyeköy escort Zeytinburnu escort Sarıyer escort Bayrampaşa escort Fulya escort Beyoğlu escort Başakşehir escort Tuzla escort Beylikdüzü escort Pendik escort Bağcılar escort Ümraniye escort Üsküdar escort Esenyurt escort Küçükçekmece escort Esenler escort Güngören escort Kurtköy escort Bahçelievler escort Sultanbeyli escort Ataşehir escort Kağıthane escort Fatih escort Çekmeköy escort Çatalca escort Bakırköy escort Kadıköy escort Avcılar escort Beykoz escort Kartal escort şirinevler escort Kayseri escort Kocaeli escort Gebze escort İzmit escort Malatya escort Manisa escort Mersin escort Yenişehir escort Mezitli escort Erdemli escort Silifke escort Akdeniz escort Anamur escort tarsus escort Muğla escort Bodrum escort Milas escort Dalaman escort Marmaris escort Fethiye escort Datça escort Samsun escort Atakum escort İlkadım escort Aydın escort Bolu escort Denizli escort Diyarbakır escort Düzce escort Konya escort Kütahya escort Sakarya escort

betine giriş betine giriş