KULÜPLER BORÇ BATAĞINDA
KULÜPLER BORÇ BATAĞINDA
CHP Ordu Milletvekili Dr. Mustafa Adıgüzel, yeni spor yasası ile ilgili CHP grubu adına genel kurulda konuştu
Yeni spor yasasının tam 23 yıllık bir geçmişi olduğunu belirten Adıgüzel, “Çok uzun yıllardır beklenen bir yasa oldu. Bu alanda birçok sorun üst üste birikti, yığıldı. Çeşitli eleştiriler tüm kamuoyundan geldi; kulüp yönetimlerinin kendi başlarına harcamaları, başkanlarının keyfekeder tutumları, kulüplerimizin borç batağına batması ve spor alanında giderek başarılarımızın dibe vurması bu alanda bir düzenlemeye ihtiyaç hissettiriyordu. Keza, spor federasyonları da aynı şekilde, spor yönetimiyle ilgili bir beklenti vardı. Böyle bir yasaya ihtiyaç var mı? Var. Şu anda kulüp borçları 30 milyar TL'yi aşmış durumda, sadece 4 büyük kulübün borcu 17 milyar liraya ulaşmış durumda. Kulüp başkanları borcu bırakıp gidiyor, doğru mu? Doğru ve biz ‘Bunları çözelim, dört başı mamur bir yasa yapalım ve önümüzdeki yıllarda hizmet etsin’ diye büyük bir çaba gösterdik. Cumhuriyet Halk Partisi olarak neler yaptık? Spor kurulları kurduk, hukukçulardan oluşan ve spor federasyonlarında daha önce yöneticilik yapmış değerli insanlardan oluşan kurullar kurduk. İki yıldır çalışıyoruz, spor kulüplerine gittik, spor federasyonlarına gittik, daha önceden buralarda görev yapmış değerli spor adamlarına gittik. Bütün tarafların fikirlerini aldık ve bir metin hazırladık. Tam da o zaman da iktidar kanadından da benzer bir spor kanun teklifi geldi. Bununla ilgili çalışmayı da yapıp bitirdik ve bir hazır hâle geldik. Şimdi, biz kanun metnini bekliyoruz. Tabii, iktidar partisinden bir kanun metni gelecek, bütün sorunları çözecek diye beklerken hani dağ fare doğurdu derler ya, burada dağ fare doğurmadı, dağ adeta Godzilla doğurdu. Yani sorunları çözmek bir yana sorunları daha da çoğaltan, sorun yaratan bir metinle karşı karşıya geldik. Biz de bu kanun metniyle ilgili çelişkileri, çekincelerimizi Gençlik Spor Komisyonunda bütün etraflıca dile getirdik. Şundan mutluyuz: Komisyonda bir kısım görüşlerimiz dikkate alınmıştır ve bazı düzenlemeler yapılmıştır. Özellikle uluslararası alanda özerkliğe, spordaki bağımsızlığa halel getirecek bir şey olmasın endişemizdi. Çünkü bununla ilgili çok fazla durum söz konusu idi. Bu, altmış yıllık, otuz yıllık kazanımların geriye dönmesi anlamına gelir, Türk sporuna bakanlık vesayeti anlamına gelir. Mesela, Spor Bakanı federasyon genel kurullarını yenilemeye, yönetimlerini görevden almaya, tahkim kurulunu, genel sekreterini, il temsilcilerini atamaya yetkili kılınıyor, bakan hem federasyon genel kuruluna delege yolluyor istediği kişiyi seçtirmek için, sonra da genel kurul iradesini yok sayıyor. Siyasi otoritenin tamamen kontrolünde bir durum yaratılıyor hatta Spor Bakanı yetmemiş, İçişleri Bakanı ‘Biraz da bana verin’ demiş, 13'üncü maddede İçişleri Bakanına spor kulüplerini yarışmalardan men etmek, yönetimlerini görevden almak gibi bir yetki veriyordu, buradaki siyasetin spora dâhilini anlatmak noktasında. İşte, Göksel Gümüşdağ bahsediliyor, Tahkim Kuruluyla ve oradaki asbaşkan, istifa eden Mehmet Baykan'la daha bir ortak, daha bir yakın. Futbol Federasyonu Başkanı ya da Merkez Hakem Kurulu başka bir cephe oluşturuyor. Şimdi, buradaki güç çatışmalarının sporu nasıl etkilediğini görüyorsunuz. Yani siz oradaki işi bilseniz, oradaki yarışı bir bilseniz o maçı bırakırsanız, aşağıdaki Fenerbahçe-Galatasa- ray maçını, yukarıda bu yönetimin arasındaki çatışma, buradaki yarışma ne oluyor onu izlemeye devam edersiniz, üste bir de dekoder alırsınız. Yani oradaki sporun, yönetimdeki kavgaların Türk sporunu ne hale getirdiğini anlatmaya çalışıyorum. Şimdi, peki, bu siyasetin spora girmesiyle Spor Bakanının tek adam pozisyonuna gelmesinin ne sıkıntısı var? İşte, üçüncü çekince noktamız, uluslararası spor kurulları, ülkelerdeki federasyonları kendi şubeleri gibi görür. Eğer bu yasa bu hâliyle geçseydi ülkemiz, bu tür yaptırımlarla karşı karşıya kalacaktı hatta Şenes Erzik'in -geçmişte çok büyük deneyimleri var- yakında bu spor yasasıyla ilgili söylediği sözü hatırlatmak isterim: "Geçmişi unutmuşlar, Haluk Ulusoy Başkanken siyasi otorite Bakanlık yetkisiyle TFF'yi olağanüstü genel kurula çağıracaktı." Blatter durumu öğreniyor, Şenes Erzik'i çağırıyor "Bunu yaparsan sizi derhâl ihraç ederiz." Yani geçmişte bunun defaatle örnekleri var, dünyada da örnekleri var. Yani bizim değişiklikler yaparken uluslararası spor kurullarıyla, kuruluşlarıyla da eş güdüm içinde olmamız gerekir. Şimdi, bu konuda bir sorun daha var, Türkiye Futbol Federasyonu Tahkim Kurulu ve Spor Tahkim kurulu, 2 tane tahkim kurulu var. Bu tahkim kurullarıyla ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin verdiği kararlara aykırı bir şekilde bizim de yaptığımız görüşmelerde bir değişiklik yapılmamıştır. Eğer Tahkim Kurulu, bu yasada bu şekilde geçerse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi nezdinde de bu uluslararası spor kurulları nezdinde de yine sıkıntı ve yaptırımla karşı karşıya kalabiliriz, bunu buradan tarihe not düşüyorum, kayıtlara geçiriyorum. Tahkim Kuruluyla ilgili daha önce 28 Ocak 2020 Strazburg Ali Rıza ve Diğerleri Kararı'na uygun bir şekilde Türkiye Futbol Federasyonu Genel Kurulu da yeni bir düzenleme yaptı, ne zaman yaptı? 28 Temmuz 2021'de yaptı ve bunu 11 Ağustos 2021'de Resmî Gazete'de yayımlayarak yürürlüğe koydu. Bu spor yasası, bu Tahkim Kurulunun oluşumunu ve Türkiye Futbol Federasyonu Genel Kurulunun bu iradesini yok saymıştır ve bunda bir değişiklik yapmakla ilgili şu ana kadar bir tasarruf yoktur. Bu durumuyla bunun uluslararası spor kurulları karşısında Türkiye'yi sıkıntıya sokacağını özellikle belirtmek istiyorum. Dördüncü çekincemiz, spordaki adil yarışma ruhunu zedeleyecek maddelerin varlığı. Bununla ilgili bir 12'nci madde sorunumuz vardı, en uzun mesaimizi aldı, hatta artık "12'nci madde" diye de çok da meşhur oldu. Bununla ilgili özellikle Amatör Spor Kulüpleri Federasyonuna getirilmesi gereken bir ayrıcalığın tüm spor kulüplerine yaygınlaşarak bir iş birliği, ortaklaşma üzerinden şike ve teşvike bir altyapı oluşturmaması için büyük çaba sarf ettik. Bunu da sadece Amatör Spor Kulüpleri Federasyonuyla sınırlı kalmak ve bu diğer arızalı kısımlarını çıkararak orta bir yol bulduk, inşallah bu sakatlıktan bu yasayı da kurtarmış olacağız, bu şekliyle geçerse. Burada şunu da belirtmek istiyorum: Tabii, bu yasayı hazırlarken Hükûmet kanadı gereken istişareleri yapmadı, bunu bir köşeye not edelim; kulüplere, bu işin taraflarına, taraftar derneklerine, hakemlere, antrenörlere hiçbir yere gitmediler ama biz bunu yaptık. Şimdi, tabii, burada mali disiplin geliyor, şöyle bir endişe var. Anadolu'da bu cezai durumlarla, bu mali disiplinle hiç kimse bir spor kulübüne yöneticilik yapamaz. Yani cezai sorumluluk getiriyorsunuz, oradaki mali yükümlülüğüyle belki de bütün 7 ceddinin mal varlığına el koyacak durumlar var. Şirket olduğu zaman Türk Ticaret Kanunu'na ve Sermaye Piyasası Kanunu'na, dernek olduğunda İçişleri Bakanlığına, spor kulübü olduğunda Spor Bakanlığına; birden çok yere bağlanıyor. Mesela, Sermaye Piyasası Kanunu Türk Ticaret Kanunu'yla çelişiyor; şirketler halka açıksa Sermaye Piyasası Kanunu'na, halka açık değilse Türk Ticaret Kanunu'na tabidir. Arkadaşlar, bu soruşturma... Yani kulübün içerisinde yönetimden çok müfettiş dolaşıyor, bu kadar denetim, denetleme arasında kimin ne yapacağı belli değil. Yapılması gereken şudur: bunların, bu yasadaki düzenlemelerin ilgili mevzuatlarda yani Ticaret Kanunu'nda, maliye kanununda, Sermaye Piyasası Kanunu'nda, hepsinde ilgili düzenlemelerin yapılarak bu karmaşaya son verilmesi lazım. Mesela, teklifin 57'nci maddesinde Dernekler Kanunu'nun 14'üncü maddesi yürürlükten kaldırılıyor. Nedir bu 14'üncü madde? "Gençlik ve spor kulüpleri" tanımlaması var ama geçici madde 1'e bakıyorsunuz, bu yürürlükten kaldırılan gençlik ve spor kulüplerine kamu yararına bir dernek statüsü veriliyor yani olmayan, daha önceki maddeyle kaldırılmış bir derneğe kamu yararı söz konusu yapılıyor. Şimdi, bir de maddelere hızlıca göz atmak istiyoruz, bazı maddelerde sıkıntılarımız var. Şimdi, madde 8'de kulüpleri birleşmeye veya satışa açık hâle getirmişiz ama ne yapmışız, biliyor musunuz? O lig sezonu bitmeden birleştirmeye kalkmışız yani lig devam ediyor, aynı ligde yarışan 2 takımı birleştirmeye kalkmışız; bunun sezon sonuna bırakılmasını teklif ettik, değiştirilmesi söz konusu. Yine, Futbol Federasyonunun ve diğer bütün federasyonların merkezinin Ankara olmasıyla ilgili ısrarımız oldu. Bununla ilgili de Ankara'da olması konusunu da başardık. 28'inci maddede Sportif Değerlendirme Kurulu adı altında bir kurulla Spor Bakanına federasyonların başkanlarını, yönetimlerini görevden alıp genel kuruluna götürme yetkisi veriyordu. Tabii ki burada yine buraya not düşüyorum: Tahkim kurullarıyla, hem Spor Tahkim Kurulu hem de Türkiye Futbol Federasyonu Tahkim Kurulu; iki ayrı tahkim kurulunun yapısıyla ilgili rezervimizi koyuyoruz çünkü Spor Tahkim Kurulunu Spor Bakanı tek başına atıyor. Türkiye Futbol Federasyonu Tahkim Kurulunu da Türkiye Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu atıyor. Yani atadığınız bir yargı makamı sizi yargılayacak, böyle bir şey olamaz. Bu, adaletin ruhuna da aykırıdır, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin ve diğer uluslararası spor kuruluşlarının da bu konudaki önermelerine aykırıdır. Bu konuyla ilgili de hâlâ düzenleme yapma şansımız var. Bu konudaki rezervimizi koyuyorum” dedi.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.