Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir
Sitenin sağında bir giydirme reklam

SAVAŞ KORKUSU PSİKOLOJİYİ BOZUYOR

Sağlık 10.03.2022 - 09:20, Güncelleme: 26.04.2022 - 15:45 2299+ kez okundu.
 

SAVAŞ KORKUSU PSİKOLOJİYİ BOZUYOR

Rusya-Ukrayna savaşı sürerken, ülkedeki çatışmalar, can kayıpları ve insani durumlarla ilgili gelişmeleri birçok kişi yakından takip ediyor ve ‘Bu gerilim acaba 3. Dünya Savaşı’na neden olur mu?’ endişesi yaşıyor
Savaş ve çatışma durumlarını ruh sağlığımızın kaldırmakta zorlanması son derece normal diyen Klinik Psikolog Merve Kılıç, sözlerine şöyle devam etti; “En ağır travmalardan biri savaştır. İnsanların ölmesi, yaralanması, sakatlanması, sevdiklerini kaybetmesi, korku, terör, dehşet, acı ve gözyaşı gibi birçok kavramı içinde bulundurur. Tüm bunlar nedeniyle, toplumda yaygın ve çok ciddi psikolojik sorunlara yol açar. Bu sorunlara; kaygı, ölüm korkusu, güvensizlik, çökkün ruh hali, isteksizlik ve depresif düşünceler gibi çeşitli örnekler verebiliriz. Savaşa bağlı gelişen psikolojik bozuklukların başında Travma Sonrası Stres Bozukluğu’nu (TSSB) gösterebiliriz. TSSB, aşırı travmatik bir stresin ardından, birtakım belirtilerin gelişmesiyle giden bir bozukluktur. Kişinin travmatik olaya yani savaşa tepkileri aşırı korku, çaresizlik ya da dehşete düşme şeklinde olur. Travma yaratan olaya hazırlıksız yakalanmak, aşırı korku, olayı inkar etmek ve kaçınmak, kontrol edememe duygusu ve çaresiz kalmak TSSB olasılığını artırıyor ve iyileşmesini geciktirebiliyor. Travmatik yaşantılar dünyayı anlamlı ve kabul edilebilir olarak görmemizi engeller. Diğer insanları iyi ve yardımsever olarak algılamamızın önüne geçer. Dünyayı tehditlerle dolu, güvensiz, adil olmayan, güçlünün zayıfı dilediği gibi ezdiği ve tehlikeli bir yer olarak; insanları ise zarar verici, çıkarcı, bencil ve zalim olarak algılamamıza yol açar. Tüm bunlar önemsiz, değersiz ve yalnız hissetmeye sebep oluşturabilir” dedi.   “Savaştaki psikolojik baskının temelinde ölüm korkusunun artması vardır” Kılıç; “Ölüm korkusu, bir iç çatışmanın doğmasına sebep olur. Gelecek kaygısı, işinin bozulacağını hissetme, yakınlarının öleceğini sezme gibi birtakım yoğun düşünce hali, kişiyi meşgul eder. Savaş alanındaki kişi bir taraftan yaşama arzusu içerisindeyken diğer taraftan savaşma zorunluluğu hissetmesi, kişinin iç çatışmasını arttırır. Savaş ortamındaki ölüm tehdidi öngörülemez bir travmaya yol açabilir. Bu ortamda kişinin güvenliğini sağlamak için yapabileceği şeyler fazlasıyla sınırlıdır. Uzaklaşmak, güvenliği sağlamaya yeterli olmayabilir. Kaçacak yer olmayışı, kişiyi sonunda ‘öğrenilmiş çaresizliğe’ götürür. Çaresizlik de sonunda ümitsizliğe yol açar. Bu ümitsizliği yenmenin yolu dayanışmadan ve insani değerlere sahip çıkmaktan geçer” dedi.    “Savaş, uzun süreli ruhsal sorunlara neden olur” Kılıç; “Savaşın içindeyken yaşattığı sıkıntıların çoğu kişi farkında oluyor. Ancak savaşın uzun vadeli ve üzerinde pek durulmayan, insanlığın geleceği ve toplum sağlığı açısından önemli olan iki sonucu daha var; şiddet davranışlarında artış ve insani değerlerin kaybı. Savaş, şiddet davranışlarını artırır. Yapılan araştırmalar savaşa katılan toplumlarda şiddet ve insan öldürme davranışında ciddi bir artış olduğunu gösteriyor. Yani savaş yol açtığı doğrudan acıların yanında, insanlığın geleceğine ilişkin olumsuz gelişmelerin de hazırlayıcısıdır.  Savaş insani değerleri kaybettirerek yetişmekte olan neslin kişilik gelişimini de olumsuz etkiler. Savaş travmasının etkilerinden insanlığımızı ve kişiliğimizi yitirmeden, ruh sağlığımızı koruyarak kurtulmanın yolları vardır. Savaşa karşı insani dayanışma içinde olmak, zulme uğrayanları yalnız bırakmamak, zalimle hiçbir şekilde işbirliği yapmamak, sessiz kalmamak, travmanın yarattığı edilgenliğe ve yılgınlığa kapılmamak bu yolların başında gelir. Bu süreçte; zedelenen benlik değerinin yeniden kazanılması ve geleceğe dair umudun kaybedilmemesi çok önemlidir. Birey olarak sesimizi duyurmak ancak kutuplaştırıcı söylem ve haberlerin yayılmasına katkıda bulunmamak, öz bakımımızı (uyku, beslenme gibi) ihmal etmemek, günlük rutinlerimizi mutlaka devam ettirmek, her zamankinden fazla üretmek önemlidir. Travmatik olaylarda kişilerin tepkileri çok farklı olabildiğinden, bir yere varmayacak suçlama, kargaşa ve tartışmalardan kaçınmak, sevdiklerimize, sorumluluklarımıza ve ihtiyaç halindeki kişilere nasıl yardımcı olabileceğimize odaklanmak en sağlıklı davranış biçimleri olacaktır” dedi.
Rusya-Ukrayna savaşı sürerken, ülkedeki çatışmalar, can kayıpları ve insani durumlarla ilgili gelişmeleri birçok kişi yakından takip ediyor ve ‘Bu gerilim acaba 3. Dünya Savaşı’na neden olur mu?’ endişesi yaşıyor
Savaş ve çatışma durumlarını ruh sağlığımızın kaldırmakta zorlanması son derece normal diyen Klinik Psikolog Merve Kılıç, sözlerine şöyle devam etti; “En ağır travmalardan biri savaştır. İnsanların ölmesi, yaralanması, sakatlanması, sevdiklerini kaybetmesi, korku, terör, dehşet, acı ve gözyaşı gibi birçok kavramı içinde bulundurur. Tüm bunlar nedeniyle, toplumda yaygın ve çok ciddi psikolojik sorunlara yol açar. Bu sorunlara; kaygı, ölüm korkusu, güvensizlik, çökkün ruh hali, isteksizlik ve depresif düşünceler gibi çeşitli örnekler verebiliriz. Savaşa bağlı gelişen psikolojik bozuklukların başında Travma Sonrası Stres Bozukluğu’nu (TSSB) gösterebiliriz. TSSB, aşırı travmatik bir stresin ardından, birtakım belirtilerin gelişmesiyle giden bir bozukluktur. Kişinin travmatik olaya yani savaşa tepkileri aşırı korku, çaresizlik ya da dehşete düşme şeklinde olur. Travma yaratan olaya hazırlıksız yakalanmak, aşırı korku, olayı inkar etmek ve kaçınmak, kontrol edememe duygusu ve çaresiz kalmak TSSB olasılığını artırıyor ve iyileşmesini geciktirebiliyor. Travmatik yaşantılar dünyayı anlamlı ve kabul edilebilir olarak görmemizi engeller. Diğer insanları iyi ve yardımsever olarak algılamamızın önüne geçer. Dünyayı tehditlerle dolu, güvensiz, adil olmayan, güçlünün zayıfı dilediği gibi ezdiği ve tehlikeli bir yer olarak; insanları ise zarar verici, çıkarcı, bencil ve zalim olarak algılamamıza yol açar. Tüm bunlar önemsiz, değersiz ve yalnız hissetmeye sebep oluşturabilir” dedi.
 
“Savaştaki psikolojik baskının temelinde ölüm korkusunun artması vardır”
Kılıç; “Ölüm korkusu, bir iç çatışmanın doğmasına sebep olur. Gelecek kaygısı, işinin bozulacağını hissetme, yakınlarının öleceğini sezme gibi birtakım yoğun düşünce hali, kişiyi meşgul eder. Savaş alanındaki kişi bir taraftan yaşama arzusu içerisindeyken diğer taraftan savaşma zorunluluğu hissetmesi, kişinin iç çatışmasını arttırır. Savaş ortamındaki ölüm tehdidi öngörülemez bir travmaya yol açabilir. Bu ortamda kişinin güvenliğini sağlamak için yapabileceği şeyler fazlasıyla sınırlıdır. Uzaklaşmak, güvenliği sağlamaya yeterli olmayabilir. Kaçacak yer olmayışı, kişiyi sonunda ‘öğrenilmiş çaresizliğe’ götürür. Çaresizlik de sonunda ümitsizliğe yol açar. Bu ümitsizliği yenmenin yolu dayanışmadan ve insani değerlere sahip çıkmaktan geçer” dedi.
 
 “Savaş, uzun süreli ruhsal sorunlara neden olur”
Kılıç; “Savaşın içindeyken yaşattığı sıkıntıların çoğu kişi farkında oluyor. Ancak savaşın uzun vadeli ve üzerinde pek durulmayan, insanlığın geleceği ve toplum sağlığı açısından önemli olan iki sonucu daha var; şiddet davranışlarında artış ve insani değerlerin kaybı. Savaş, şiddet davranışlarını artırır. Yapılan araştırmalar savaşa katılan toplumlarda şiddet ve insan öldürme davranışında ciddi bir artış olduğunu gösteriyor. Yani savaş yol açtığı doğrudan acıların yanında, insanlığın geleceğine ilişkin olumsuz gelişmelerin de hazırlayıcısıdır.  Savaş insani değerleri kaybettirerek yetişmekte olan neslin kişilik gelişimini de olumsuz etkiler. Savaş travmasının etkilerinden insanlığımızı ve kişiliğimizi yitirmeden, ruh sağlığımızı koruyarak kurtulmanın yolları vardır. Savaşa karşı insani dayanışma içinde olmak, zulme uğrayanları yalnız bırakmamak, zalimle hiçbir şekilde işbirliği yapmamak, sessiz kalmamak, travmanın yarattığı edilgenliğe ve yılgınlığa kapılmamak bu yolların başında gelir. Bu süreçte; zedelenen benlik değerinin yeniden kazanılması ve geleceğe dair umudun kaybedilmemesi çok önemlidir. Birey olarak sesimizi duyurmak ancak kutuplaştırıcı söylem ve haberlerin yayılmasına katkıda bulunmamak, öz bakımımızı (uyku, beslenme gibi) ihmal etmemek, günlük rutinlerimizi mutlaka devam ettirmek, her zamankinden fazla üretmek önemlidir. Travmatik olaylarda kişilerin tepkileri çok farklı olabildiğinden, bir yere varmayacak suçlama, kargaşa ve tartışmalardan kaçınmak, sevdiklerimize, sorumluluklarımıza ve ihtiyaç halindeki kişilere nasıl yardımcı olabileceğimize odaklanmak en sağlıklı davranış biçimleri olacaktır” dedi.
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve afisgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
Adana escort Çukurova escort Seyhan escort Ankara escort Mamak escort Etimesgut escort Polatlı escort Pursaklar escort Haymana escort Çankaya escort Keçiören escort Sincan escort izmir escort aliağa escort balçova escort bayındır escort bayraklı escort bergama escort beydağ escort bornova escort buca escort çeşme escort çiğli escort dikili escort foça escort gaziemir escort güzelbahçe escort karabağlar escort karaburun escort karşıyaka escort kemalpaşa escort kiraz escort kınık escort konak escort menderes escort menemen escort narlıdere escort ödemiş escort seferihisar escort selçuk escort tire escort torbalı escort urla escort bostanlı escort mavişehir escort alsancak escort üçyol escort bursa escort altınşehir escort gemlik escort görükle escort gürsu escort inegöl escort kestel escort mudanya escort nilüfer escort orhangazi escort soğanlı escort yıldırım escort antalya escort akseki escort aksu escort belek escort demre escort döşemealtı escort elmalı escort finike escort gazipaşa escort gündoğmuş escort ibradı escort kaş escort kemer escort kepez escort konyaaltı escort korkuteli escort kumluca escort lara escort manavgat escort muratpaşa escort serik escort alanya escort Eskişehir escort Gaziantep escort Şahinbey escort Nizip escort Şehitkamil escort İstanbul escort Merter escort Nişantaşı escort Şerifali escort Maltepe escort Sancaktepe escort Eyüpsultan escort Şişli escort Kayaşehir escort Büyükçekmece escort Beşiktaş escort Mecidiyeköy escort Zeytinburnu escort Sarıyer escort Bayrampaşa escort Fulya escort Beyoğlu escort Başakşehir escort Tuzla escort Beylikdüzü escort Pendik escort Bağcılar escort Ümraniye escort Üsküdar escort Esenyurt escort Küçükçekmece escort Esenler escort Güngören escort Kurtköy escort Bahçelievler escort Sultanbeyli escort Ataşehir escort Kağıthane escort Fatih escort Çekmeköy escort Çatalca escort Bakırköy escort Kadıköy escort Avcılar escort Beykoz escort Kartal escort şirinevler escort Kayseri escort Kocaeli escort Gebze escort İzmit escort Malatya escort Manisa escort Mersin escort Yenişehir escort Mezitli escort Erdemli escort Silifke escort Akdeniz escort Anamur escort tarsus escort Muğla escort Bodrum escort Milas escort Dalaman escort Marmaris escort Fethiye escort Datça escort Samsun escort Atakum escort İlkadım escort Aydın escort Bolu escort Denizli escort Diyarbakır escort Düzce escort Konya escort Kütahya escort Sakarya escort

betine giriş betine giriş