Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir
Sitenin sağında bir giydirme reklam

ORDU’DA ADLİ YIL AÇILIŞ TÖRENİ

Gündem 02.09.2020 - 09:28, Güncelleme: 26.04.2022 - 15:45 1663+ kez okundu.
 

ORDU’DA ADLİ YIL AÇILIŞ TÖRENİ

Ordu’da adli yılın açılışı Ordu Barosu Başkanı Av. Haluk Murat Poyraz ve baro üyelerinin katıldığı törenle gerçekleştirildi
                 Açılış töreninde konuşan Başkan Poyraz, “2020-2021 adli yılının yargı camiamız başta olmak üzere ülkemiz ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Yeni adli yılda avukat, hakim ve savcı meslektaşlarımıza, adalet teşkilatımızın tamamına başarılar diliyorum. Bu vesileyle vazifeleri başında son nefeslerini veren hukukçularımız başta olmak üzere ülkemize ve milletimize hizmet ederken hayatlarını kaybeden tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Kahraman ordumuzun ve milletimizin tarihe altın harflerle yazdığı 30 Ağustos Zafer Bayramını kutluyor, Türkiye Cumhuriyetini kuran ve bizlere emanet eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve kahraman silah arkadaşları ile aziz şehitlerimizi şükran ve minnet duygularımla anıyorum. Bu sene de geçmiş senelerde olduğu gibi Adli Yıl Açılış Törenini yargı erkinin tüm unsurları ile birlikte yapmayı planlamış olmamıza rağmen maalesef pandemi nedeniyle bu mümkün olamadı. Adli yılın açılışına ilişkin bu tören, geleneksel olarak yargı ile ülkemizdeki adalet sistemi hakkında önemli konuların toplumun bilgisine sunulduğu bir etkinliktir. Bundan önceki adli yıl açış konuşmalarında olduğu gibi bu yıl da adalet sistemine ilişkin Ordu Barosu’nun kurumsal görüşlerini paylaşacağım. Anayasamızın 2.maddesinde belirtildiği üzere Türkiye Cumhuriyeti devleti, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir. Demokrasi ile yönetilen ülkelerde, demokrasinin varlığı ancak Hukuk Devleti olunup olunmadığı ve Hukukun üstünlüğünün sağlanıp sağlanmadığı ile ölçülür. Adalet, hakkın gözetilmesi ve yerine getirilmesi anlamına gelir. Hukuk devleti ise, faaliyetlerinde hukuk kurallarına bağlı olan, vatandaşlarına hukuk güvenliği sağlayan, yönetimde keyfiliğin egemen olmamasını sağlayan ve kendisini hukukla sınırlayan devlet demektir. Bir hukuk devletinde hukuka uymak sadece vatandaşlar için değil, devlet için de zorunludur. Hukuk devletinin temel koşullarından biri de savunma hakkıdır. Ancak, bağımsız ve güçlü savunma var ise devlet hukuk devleti olur. Savunma görevini avukatlar ve onların meslek örgütü olan Barolar yerine getirir. Bu nedenle; Öncelikle ifade etmek isteriz ki Barolar yetkisini ve gücünü Anayasamızın 135. Maddesi ile 1136 sayılı Avukatlık Kanunundan alan bir meslek örgütüdür. Ancak, herhangi bir meslek örgütü değildir. Demokrasimizin ve Cumhuriyetimizin temel ilkesi olan kuvvetler ayrılığı ilkesine göre yargı erkinin bölünmez bir parçasıdır. Başlıca görevleri arasında hukukun üstünlüğü, insan hak ve özgürlüklerini savunmak ve korumak bulunmaktadır. Hal böyleyken, yakın zamanda kanunlaşan “çoklu baro” düzenlemesi, üniter devlet yapımıza ve erklerin bağımsızlığına ciddi ve onarılmaz şekilde zarar vermiş olup, bu yanlıştan en kısa sürede vazgeçilmesi için tüm mücadelemizi sürdüreceğimizi beyanla konunun muhataplarının aklı selimle hareket etmesini, hatadan acilen dönülmesini talep ediyoruz. Bilinmelidir ki, avukatlar tasdik eden değil itiraz edendir. İtiraz yaptığımız görevin doğasıdır. Biz yasamızın bize verdiği “görevle” insan hakları ihlallerinin üzerine gideriz. Doğası gereği, insan hakkı ve hukuk ihlalleri siyasal iktidarlardan geldiği ve düzeltmek de onların görevi olduğu için  konumlandığımız alan “muhalif duruş” olarak tanımlansa da bu muhalefet, siyasal nitelikli değildir. İktidar kim olursa olsun muhalif duruş sergilemek görevimiz ve mecburiyetimizdir. Barolar siyasetin arka bahçesi, yandaşı ve karşıtı değildir. Baroların siyaseti ancak hukuk ve hukuk devleti bağlamı içindedir. Yapılan eleştiri ve itirazların bu bağlam dışında değerlendirilmesi sadece barolara değil, aynı zamanda yargı sistemi ve devlete ciddi zarar vermektedir. Çağ değişmiş, talepler ve ihtiyaçlar artmış çeşitlenmiştir. Avukatların ciddi sorunları vardır. Bu sorunların en başında ekonomik sorunlar gelmektedir. O nedenle avukatlık mesleğinin alanının genişletilmesi gerekir. Avukat sayısı ihtiyacın çok üzerindedir ve giderek artmaktadır. Buna önlem olarak getirilen avukatlık sınavının derhal uygulanması, hukuk fakültelerinin sayısının ihtiyacın üzerinde olduğu dikkate alınarak sayılarının kısıtlanması, girişlerin zorlaştırılması, mevcut hukuk fakültelerinden gerek fiziki koşulları, gerekse akademisyen kadrosu yönünden yeterli ve standartlara uygun olmayanların kapatılması, yeni açılacak olanların sıkı standartlara tabi tutulması gerekir. Avukatlık mesleğinin kalitesinin artırılması için meslek içi eğitimin zorunlu hale getirilmesi gerekir. Avukat stajyerlerine de yargıç stajyerlerine olduğu gibi ücret ödenmeli, sosyal güvenlik hakkı verilmelidir. Avukatlar ile  yargıç ve savcıların emeklilik maaşları, emekli kesenekleri artırılmak, gerekli intibaklar yapılmak suretiyle eşitlenmelidir. Yürürlükteki 51 yıllık Avukatlık kanunu yetersiz kalmaktadır. Kanunda ciddi ve köklü değişiklikler yapılmalıdır. Ancak bu değişiklikler, emrivaki ve dayatmayla, konjenktürel gelişmelere göre değil, asıl muhatap olan barolar başta olmak üzere, akademisyenler, üniversiteler ve konunun tüm paydaşlarının ortak emek ve katkısı ile yapılmalıdır. Gelir Vergisi Kanunu ile Katma Değer Vergisi Kanunu arasındaki çelişkinin giderilmesi, avukatlık hizmetlerinden alınan katma değer vergisinin indirilmesi ve avukatların tahsil etmedikleri paranın katma değer vergisini ödemek yükünden kurtarılmaları, Ceza Muhakemesi Kanunu kapsamındaki zorunlu müdafilik yapan avukatların ücretlerinin, avukatlık asgari ücret tarifesi düzeyine getirilmesi, kamu avukatlarının mağduriyetlerinin giderilmesi gerekir. Hukuk eğitimi almayanların idari yargı hakimi olmaları büyük bir hata olup bu hatadan derhal dönülmelidir. Yürütmenin yargı üzerindeki doğrudan ve dolaylı etkisi yargının güvenirliğini olumsuz etkilemektedir. Mevcut anayasal sistemimizde yasama, yürütme ve yargı arasındaki denge-denetleme ilişkisi yasama ve yargı aleyhine, yürütme lehine değişmiştir. Yürütme artık doğrudan veya meclis çoğunluğu sayesinde hakim ve savcıların bağımsızlığının teminatı olan HSK'ya üye atamakta ve böylelikle üst kurul siyasetin etkisine açık hale gelmiş olmaktadır. Üstelik yürütmenin atadığı Adalet Bakanı da kurulun başkanlığını yapmaktadır. Aynı durum Yüksek Yargı organları için de geçerlidir. Bu sistem var olduğu müddetçe adalete güvensizlik, bağımsızlığına ve tarafsızlığına olan inançsızlık varlığını korumaya devam edecektir. Her dönemde yargı ele geçirilmesi gereken bir kale olarak görülüp iktidar sahiplerince liyakat, hakkaniyet ve adalet ilkeleri bir yana bırakılıp kendi, fikir, düşünce ve inanç paydaşlarına kadro yollarının açıldığı bilinen bir gerçektir. Yargıda kadrolaşmanın vahametini çok yakın geçmişte görmemize rağmen hata maalesef halen devam etmektedir. Bu hatadan derhal vazgeçilmeli, devletin temel niteliklerine bağlı olan her fikir, düşünce ve inanç sahibinin liyakat ve hakkaniyet ilkeleri doğrultusunda görev yapabilmesi sağlanmalıdır. Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı ile kürsü dokunulmazlığı önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır. Yargısının tarafsız ve bağımsız olmadığı veya zayıf olduğu ülkelerde hukuk güvenliğinden bahsedilemez. Hiç kimse hele hele devlet ve iktidar temsilcileri yargıyı zan ve tahakküm altında bırakıcı tavır ve davranışlarda bulunmamalıdır. Yargı iç ve dış siyasetin aracı veya malzemesi değildir, olmamalıdır. Alternatif uyuşmazlık yöntemlerinden arabuluculuğa başvuru mecburiyetinin varlığı hak arama özgürlüğünü kısıtlamakta, ekonomik olarak güçlünün işine gelmektedir. En azından ekonomik olarak güçsüz durumda olanlara Adli Yardım fasıllarından ücretsiz hukuki destek sağlanmalıdır. Kadın cinayetlerinde ve çocuk istismarındaki artış nedeniyle velayet ve diğer aile hukukunu ilgilendiren alanlarda ise arabuluculuğa asla izin verilmemelidir. Yine uzlaştırıcıların da arabulucular gibi hukuk fakültesi mezunlarından olması için yasal değişiklik yapılmalıdır. Bu duygu ve düşüncelerle, pandemi sürecinin atlatılarak hayatın normale döndüğü, bağımsız ve tarafsız yargının tecelli ettiği ve haklının hakkına kavuştuğu bir adli yıl olması dileğiyle tüm yargı camiamızın ve halkımızın 2020-2021 Adli yılını kutluyor, tüm avukat, hakim, savcı meslektaşlarımız ile adliye, baro ve avukat çalışanlarına görevlerinde başarılar diliyorum” dedi.     
Ordu’da adli yılın açılışı Ordu Barosu Başkanı Av. Haluk Murat Poyraz ve baro üyelerinin katıldığı törenle gerçekleştirildi
                 Açılış töreninde konuşan Başkan Poyraz, “2020-2021 adli yılının yargı camiamız başta olmak üzere ülkemiz ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Yeni adli yılda avukat, hakim ve savcı meslektaşlarımıza, adalet teşkilatımızın tamamına başarılar diliyorum. Bu vesileyle vazifeleri başında son nefeslerini veren hukukçularımız başta olmak üzere ülkemize ve milletimize hizmet ederken hayatlarını kaybeden tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Kahraman ordumuzun ve milletimizin tarihe altın harflerle yazdığı 30 Ağustos Zafer Bayramını kutluyor, Türkiye Cumhuriyetini kuran ve bizlere emanet eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve kahraman silah arkadaşları ile aziz şehitlerimizi şükran ve minnet duygularımla anıyorum. Bu sene de geçmiş senelerde olduğu gibi Adli Yıl Açılış Törenini yargı erkinin tüm unsurları ile birlikte yapmayı planlamış olmamıza rağmen maalesef pandemi nedeniyle bu mümkün olamadı.
Adli yılın açılışına ilişkin bu tören, geleneksel olarak yargı ile ülkemizdeki adalet sistemi hakkında önemli konuların toplumun bilgisine sunulduğu bir etkinliktir. Bundan önceki adli yıl açış konuşmalarında olduğu gibi bu yıl da adalet sistemine ilişkin Ordu Barosu’nun kurumsal görüşlerini paylaşacağım. Anayasamızın 2.maddesinde belirtildiği üzere Türkiye Cumhuriyeti devleti, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir. Demokrasi ile yönetilen ülkelerde, demokrasinin varlığı ancak Hukuk Devleti olunup olunmadığı ve Hukukun üstünlüğünün sağlanıp sağlanmadığı ile ölçülür. Adalet, hakkın gözetilmesi ve yerine getirilmesi anlamına gelir. Hukuk devleti ise, faaliyetlerinde hukuk kurallarına bağlı olan, vatandaşlarına hukuk güvenliği sağlayan, yönetimde keyfiliğin egemen olmamasını sağlayan ve kendisini hukukla sınırlayan devlet demektir. Bir hukuk devletinde hukuka uymak sadece vatandaşlar için değil, devlet için de zorunludur. Hukuk devletinin temel koşullarından biri de savunma hakkıdır. Ancak, bağımsız ve güçlü savunma var ise devlet hukuk devleti olur. Savunma görevini avukatlar ve onların meslek örgütü olan Barolar yerine getirir. Bu nedenle; Öncelikle ifade etmek isteriz ki Barolar yetkisini ve gücünü Anayasamızın 135. Maddesi ile 1136 sayılı Avukatlık Kanunundan alan bir meslek örgütüdür. Ancak, herhangi bir meslek örgütü değildir. Demokrasimizin ve Cumhuriyetimizin temel ilkesi olan kuvvetler ayrılığı ilkesine göre yargı erkinin bölünmez bir parçasıdır. Başlıca görevleri arasında hukukun üstünlüğü, insan hak ve özgürlüklerini savunmak ve korumak bulunmaktadır. Hal böyleyken, yakın zamanda kanunlaşan “çoklu baro” düzenlemesi, üniter devlet yapımıza ve erklerin bağımsızlığına ciddi ve onarılmaz şekilde zarar vermiş olup, bu yanlıştan en kısa sürede vazgeçilmesi için tüm mücadelemizi sürdüreceğimizi beyanla konunun muhataplarının aklı selimle hareket etmesini, hatadan acilen dönülmesini talep ediyoruz. Bilinmelidir ki, avukatlar tasdik eden değil itiraz edendir. İtiraz yaptığımız görevin doğasıdır. Biz yasamızın bize verdiği “görevle” insan hakları ihlallerinin üzerine gideriz. Doğası gereği, insan hakkı ve hukuk ihlalleri siyasal iktidarlardan geldiği ve düzeltmek de onların görevi olduğu için  konumlandığımız alan “muhalif duruş” olarak tanımlansa da bu muhalefet, siyasal nitelikli değildir. İktidar kim olursa olsun muhalif duruş sergilemek görevimiz ve mecburiyetimizdir. Barolar siyasetin arka bahçesi, yandaşı ve karşıtı değildir. Baroların siyaseti ancak hukuk ve hukuk devleti bağlamı içindedir. Yapılan eleştiri ve itirazların bu bağlam dışında değerlendirilmesi sadece barolara değil, aynı zamanda yargı sistemi ve devlete ciddi zarar vermektedir. Çağ değişmiş, talepler ve ihtiyaçlar artmış çeşitlenmiştir. Avukatların ciddi sorunları vardır. Bu sorunların en başında ekonomik sorunlar gelmektedir. O nedenle avukatlık mesleğinin alanının genişletilmesi gerekir. Avukat sayısı ihtiyacın çok üzerindedir ve giderek artmaktadır. Buna önlem olarak getirilen avukatlık sınavının derhal uygulanması, hukuk fakültelerinin sayısının ihtiyacın üzerinde olduğu dikkate alınarak sayılarının kısıtlanması, girişlerin zorlaştırılması, mevcut hukuk fakültelerinden gerek fiziki koşulları, gerekse akademisyen kadrosu yönünden yeterli ve standartlara uygun olmayanların kapatılması, yeni açılacak olanların sıkı standartlara tabi tutulması gerekir. Avukatlık mesleğinin kalitesinin artırılması için meslek içi eğitimin zorunlu hale getirilmesi gerekir. Avukat stajyerlerine de yargıç stajyerlerine olduğu gibi ücret ödenmeli, sosyal güvenlik hakkı verilmelidir. Avukatlar ile  yargıç ve savcıların emeklilik maaşları, emekli kesenekleri artırılmak, gerekli intibaklar yapılmak suretiyle eşitlenmelidir. Yürürlükteki 51 yıllık Avukatlık kanunu yetersiz kalmaktadır. Kanunda ciddi ve köklü değişiklikler yapılmalıdır. Ancak bu değişiklikler, emrivaki ve dayatmayla, konjenktürel gelişmelere göre değil, asıl muhatap olan barolar başta olmak üzere, akademisyenler, üniversiteler ve konunun tüm paydaşlarının ortak emek ve katkısı ile yapılmalıdır. Gelir Vergisi Kanunu ile Katma Değer Vergisi Kanunu arasındaki çelişkinin giderilmesi, avukatlık hizmetlerinden alınan katma değer vergisinin indirilmesi ve avukatların tahsil etmedikleri paranın katma değer vergisini ödemek yükünden kurtarılmaları, Ceza Muhakemesi Kanunu kapsamındaki zorunlu müdafilik yapan avukatların ücretlerinin, avukatlık asgari ücret tarifesi düzeyine getirilmesi, kamu avukatlarının mağduriyetlerinin giderilmesi gerekir. Hukuk eğitimi almayanların idari yargı hakimi olmaları büyük bir hata olup bu hatadan derhal dönülmelidir. Yürütmenin yargı üzerindeki doğrudan ve dolaylı etkisi yargının güvenirliğini olumsuz etkilemektedir. Mevcut anayasal sistemimizde yasama, yürütme ve yargı arasındaki denge-denetleme ilişkisi yasama ve yargı aleyhine, yürütme lehine değişmiştir. Yürütme artık doğrudan veya meclis çoğunluğu sayesinde hakim ve savcıların bağımsızlığının teminatı olan HSK'ya üye atamakta ve böylelikle üst kurul siyasetin etkisine açık hale gelmiş olmaktadır. Üstelik yürütmenin atadığı Adalet Bakanı da kurulun başkanlığını yapmaktadır. Aynı durum Yüksek Yargı organları için de geçerlidir. Bu sistem var olduğu müddetçe adalete güvensizlik, bağımsızlığına ve tarafsızlığına olan inançsızlık varlığını korumaya devam edecektir. Her dönemde yargı ele geçirilmesi gereken bir kale olarak görülüp iktidar sahiplerince liyakat, hakkaniyet ve adalet ilkeleri bir yana bırakılıp kendi, fikir, düşünce ve inanç paydaşlarına kadro yollarının açıldığı bilinen bir gerçektir. Yargıda kadrolaşmanın vahametini çok yakın geçmişte görmemize rağmen hata maalesef halen devam etmektedir. Bu hatadan derhal vazgeçilmeli, devletin temel niteliklerine bağlı olan her fikir, düşünce ve inanç sahibinin liyakat ve hakkaniyet ilkeleri doğrultusunda görev yapabilmesi sağlanmalıdır. Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı ile kürsü dokunulmazlığı önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır. Yargısının tarafsız ve bağımsız olmadığı veya zayıf olduğu ülkelerde hukuk güvenliğinden bahsedilemez. Hiç kimse hele hele devlet ve iktidar temsilcileri yargıyı zan ve tahakküm altında bırakıcı tavır ve davranışlarda bulunmamalıdır. Yargı iç ve dış siyasetin aracı veya malzemesi değildir, olmamalıdır. Alternatif uyuşmazlık yöntemlerinden arabuluculuğa başvuru mecburiyetinin varlığı hak arama özgürlüğünü kısıtlamakta, ekonomik olarak güçlünün işine gelmektedir. En azından ekonomik olarak güçsüz durumda olanlara Adli Yardım fasıllarından ücretsiz hukuki destek sağlanmalıdır. Kadın cinayetlerinde ve çocuk istismarındaki artış nedeniyle velayet ve diğer aile hukukunu ilgilendiren alanlarda ise arabuluculuğa asla izin verilmemelidir. Yine uzlaştırıcıların da arabulucular gibi hukuk fakültesi mezunlarından olması için yasal değişiklik yapılmalıdır. Bu duygu ve düşüncelerle, pandemi sürecinin atlatılarak hayatın normale döndüğü, bağımsız ve tarafsız yargının tecelli ettiği ve haklının hakkına kavuştuğu bir adli yıl olması dileğiyle tüm yargı camiamızın ve halkımızın 2020-2021 Adli yılını kutluyor, tüm avukat, hakim, savcı meslektaşlarımız ile adliye, baro ve avukat çalışanlarına görevlerinde başarılar diliyorum” dedi. 
 
 
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve afisgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
Adana escort Çukurova escort Seyhan escort Ankara escort Mamak escort Etimesgut escort Polatlı escort Pursaklar escort Haymana escort Çankaya escort Keçiören escort Sincan escort izmir escort aliağa escort balçova escort bayındır escort bayraklı escort bergama escort beydağ escort bornova escort buca escort çeşme escort çiğli escort dikili escort foça escort gaziemir escort güzelbahçe escort karabağlar escort karaburun escort karşıyaka escort kemalpaşa escort kiraz escort kınık escort konak escort menderes escort menemen escort narlıdere escort ödemiş escort seferihisar escort selçuk escort tire escort torbalı escort urla escort bostanlı escort mavişehir escort alsancak escort üçyol escort bursa escort altınşehir escort gemlik escort görükle escort gürsu escort inegöl escort kestel escort mudanya escort nilüfer escort orhangazi escort soğanlı escort yıldırım escort antalya escort akseki escort aksu escort belek escort demre escort döşemealtı escort elmalı escort finike escort gazipaşa escort gündoğmuş escort ibradı escort kaş escort kemer escort kepez escort konyaaltı escort korkuteli escort kumluca escort lara escort manavgat escort muratpaşa escort serik escort alanya escort Eskişehir escort Gaziantep escort Şahinbey escort Nizip escort Şehitkamil escort İstanbul escort Merter escort Nişantaşı escort Şerifali escort Maltepe escort Sancaktepe escort Eyüpsultan escort Şişli escort Kayaşehir escort Büyükçekmece escort Beşiktaş escort Mecidiyeköy escort Zeytinburnu escort Sarıyer escort Bayrampaşa escort Fulya escort Beyoğlu escort Başakşehir escort Tuzla escort Beylikdüzü escort Pendik escort Bağcılar escort Ümraniye escort Üsküdar escort Esenyurt escort Küçükçekmece escort Esenler escort Güngören escort Kurtköy escort Bahçelievler escort Sultanbeyli escort Ataşehir escort Kağıthane escort Fatih escort Çekmeköy escort Çatalca escort Bakırköy escort Kadıköy escort Avcılar escort Beykoz escort Kartal escort şirinevler escort Kayseri escort Kocaeli escort Gebze escort İzmit escort Malatya escort Manisa escort Mersin escort Yenişehir escort Mezitli escort Erdemli escort Silifke escort Akdeniz escort Anamur escort tarsus escort Muğla escort Bodrum escort Milas escort Dalaman escort Marmaris escort Fethiye escort Datça escort Samsun escort Atakum escort İlkadım escort Aydın escort Bolu escort Denizli escort Diyarbakır escort Düzce escort Konya escort Kütahya escort Sakarya escort

betine giriş betine giriş