YAZIKLAR OLSUN

Mesire alanında çöp kovalarının uzaklığı 10 metre olmasına rağmen piknik yapan bazı duyarsız vatandaşların çöpünü çevreye atması dikkatlerden kaçmadı. Duyarlı vatandaşlar ve doğaseverler; “Günümüzde hala bu kadar bilinçsizce hareketlerin yapılması ve çöplerin çevreye atılması hiç hoş değil. Burası herkesin çok sevdiği ve ziyaret ettiği bir yer. Sadece burada değil maalesef çoğu yerde bu tarz sorunlar var. Yazıklar olsun demekten başka diyecek bir şey yok maalesef” dedi.    Çoban Bağırtan Suyu Efsanesi   Çambaşı Kasabasının yayan bir saat kadar doğusunda, 2000m. yüksekliğinde Seyit Tepesi adıyla anılan bir sivri yükselti vardır.  Seyit Tepesi’nin kuzey-doğu yamacında bir kayak suyu vardır. Etrafta hiçbir ağaç bulunmayan, sanki Seyit Tepesi’nin böğründen fışkırmış bu kaynak suyuna Çoban Bağırtan denir. Çambaşı’na çıkıp da piknik için bu suya gelmeyene pek rastlanmaz. Rivayete göre, Çoban Bağırtan suyunun şöyle bir efsanesi bulunmaktadır. Bir yaz günü, sürüsünü Seyit Tepesi eteklerinde otlatan bir çoban, hastalanan koyunlarından birini keser, etini kavurur. Kaynağın başında, bir yandan yağlı koyun etini yer, öte yandan da kaynağın soğuk suyundan içer. Fakat yağlı kavurma soğuk soğuk kaynak suyu da içilince çobanın boğazını tıkar, donar ve çobanın nefesini keser. Böğürmeye çalışan çoban, bir ara can havliyle bağırır ve bu gayretle olduğu yere yığılır ve can verir.  Çobanın acı feryadını uzaklardan duyanlar, kaynağın kenarına geldiklerinde çobanın cesediyle karşılaşırlar.  Zavallı çobanın ağzında donmuş et parçalarını görünce; boğularak can verdiğini anlarlar. O günden sonra bu suya “Çoban Bağırtan Suyu” adı verilir.