MADENCİLİK DEĞİL KATLİAM

CHP Ordu Milletvekili Seyit Torun; “Siyanürle altın arama çalışmaları toprağımızı, suyumuzu ve havamızı tehlikeye atmakta, maden sahalarının kontrolsüzce genişlemesi ve işçi sağlığına yönelik önlemlerin alınmaması maden emekçilerimizin canlarına mal olmaktadır. Erzincan İliç’te yaşanan ihmaller faciası da en son örneklerden birisidir. Yalnızca altın madenleri değil taş ocakları ve diğer cevherler için açılan madenler insanlarımız ve doğamız için tehdit unsurları haline gelmiştir.  Türkiye’de fındık üretiminin merkezi olan ve eşsiz doğası ile tanınan Ordu’nun yüzde 74’ü madenlere ruhsatlandırılmış durumdadır. Ordu adeta madenlere parsellenmiş durumdadır: 8 ilçede ruhsatlılık oranı %90’ın üzerindedir. Fatsa, Çatalpınar, Çamaş, Gülyalı, Gürgentepe, Kabadüz, Karataş, Ulubey ruhsat oranlarının %100’e yaklaştığı ilçelerdir. Orman alanlarının %65’i madenler için ruhsatlandırılmıştır. Ordu’da bulunan uluslararası koruma kriterlerine göre belirlenen ve nadir flora ile fauna barındıran, dünya ölçeğinde önemli ekosistemler olan Önemli Doğa Alanları’nın %80’i madenler için ruhsatlandırılmıştır. Tarım alanlarının %76’sı madenler için ruhsatlandırılmıştır.  Meralarının %64’ü madenler için ruhsatlandırılmıştır. Ordu’nun nadir canlı tür çeşitliliği, doğal ve kültürel özellikleriyle tabiatı koruma alanı, milli park gibi statülerle koruma altına alınmış alanlarının %91’i madenlere ruhsatlıdır. Korunan alanların içinde yer alan arkeolojik sit alanlarının %94’ü ve tohum-meşcere alanlarının tamamı madenlere ruhsatlıdır. Maden işletmesi kurulması için ruhsatlandırılan arazilerin çoğunluğunda kurulan ve kurulacak maden ocaklarının ekonomik olarak artı değer sağlamayacağı yıllar öncesinden bilindiği halde Ordu’nun taşına, toprağına maden ruhsatı verilmesinin sebepleri anlaşılamamıştır. Maden sahalarındaki cevher rezervlerinin sınırlı miktarlarda olması sebebiyle madenlerden elde edilen gelirin yatırım ve işletme maliyetini karşılayamayacağı öngörülmektedir. Rezervleri yetersiz ve çevre katliamına davetiye çıkaran bu maden sahalarına ısrarla ruhsat çıkartılması daha farklı soruları da beraberinde getirmektedir. Söz konusu madenlere ruhsat verilmesi süreçlerinde çok sayıda usulsüzlük ve hukuksuzluk yaşandığına ilişkin çeşitli bulgular kamuoyunun bilgisine sunulmuş olmasına karşın söz konusu aykırılıklar herhangi bir resmi sürece konu olmamıştır” dedi.   “FETÖ vurgusu”   Torun; “15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleşen hain FETÖ darbe girişimi sonrasında devlet tarafından el konulan ve kayyum atanan KOZA Altın A.Ş isimli firmanın 2007-2013 yılları içerisinde bütün altın işletme işlerini Bahar Madencilik Sanayi ve Limited Şirketine ihalesiz olarak devrettiği bilinmektedir. Söz konusu şirketin yönetim kurulu başkanının çok sayıda arazide maden arama izinleri için başvurduğu ancak yürütülen istihbarat soruşturmasının ardından şirketin FETÖ ile iltisaklı olduğu tespit edilerek başvurular reddedilmiştir. Başvuruları reddedilen Bahar Madencilik Sanayi ve Limited şirketi ismini Bahar Madencilik ve Sanayi Anonim Şirketi olarak değiştirilerek şirketin yönetim kurulu başkanlığına önceki başkanın kardeşi getirilmiştir. Söz konusu değişikliklerin ardından şirkete ilişkin istihbarat raporlarının olumlu hale getirildiği ve üst düzey siyasilerin on milyonlarca lira rüşvet aldığı iddia edilmiştir. Bir diğer deyişle şirket, limited şirketten, anonim şirket statüsüne geçirilip, yönetim kurulu başkanı değiştirilerek FETÖ kırmızı listesinden çıkmayı başarmıştır. Bu süreçlerin işleyişi baştan sona şaibelidir. Bütün bu hukuka aykırılıklara karşın konuya ilişkin herhangi bir yasal süreç başlatılmamış ve Bahar Madencilik çok hassas bölgelerde siyanürle altın madenleri işletmeye devam etmiştir. Şirketin işlettiği altın madenlerinden birisi de Fatsa’da bulunmaktaydı ve Fatsa yıllarca felaketin eşiğinde yaşadı. Fatsa’da devasa bir ormanlık alanı kazarak adeta bir krater çukuru oluşturan şirket, maden sahasını genişletme talebinin reddedilmesi üzerine şimdilik Fatsa’dan çekilmiş olsa da işlettikleri çok sayıda maden sahası olduğu bilinmektedir. Fatsa’da altın madeni alanının genişlemesine izin verilmemiş olmasına rağmen şirketin orada yeni cehennem çukurları açmak için girişimlerde bulunduğu iddia edilmektedir. Ordu’da ve Türkiye’nin dört bir yanında ilgili mevzuata aykırı izinler ile madencilik faaliyeti yürüten bütün firmaların tespit edilmesi, hukuka aykırı işletilen maden sahalarının kapatılması, ekonomik değeri bulunmayan maden sahalarında israfa son verilmesi, usulsüzce iş yapan firmalara maden ruhsatı verilmesinin önüne geçilmesi yoluyla maden emekçilerimizin ve ülkemizin doğal zenginliklerinin korunması ve hukuka aykırılıklara göz yuman devlet görevlilerinin yargı önüne çıkartılması  amacıyla Anayasa’nın 98’inci, TBMM İçtüzüğünün 104’üncü ve 105’inci maddeleri uyarınca Meclis araştırması açılmasını arz ederiz” dedi.