Ayrıca Çevre Bakanı’nın 81 ilde çevre yürüyüşleri planlamasına dair “Gel de Perşembe Yaylası'nda mendereslerin kenarında birlikte yürüyelim. Burayı siyanür çetelerine kaça sattığınızı konuşuruz.” diyen Adıgüzel’in meclis konuşmasında konuşmasında öne çıkan vurgular şunlar: “Bu coğrafyada siyanürle madencilik olmaz. Siyanür zulmü Fetö ile başladı, yükseldi ve devam ediyor. Bu siyanür çetelerinin, bu vatan hainlerinin arkasında kim varsa müdür, vali, siyasetçi ortaya çıksın. Bu vatanı kuytu köşelerde satanlar meydana gelsin. Fatsa'daki sarı çıbana, irin katanlar meydana gelsin. Kurul antik kentinin altını oyan taşocağını tutanlar, resmi yazıyı kenara atanlar meydana gelsin. Dün Fatsa'da 5 kişi, Ulubey'de 5 bin kişi, Perşembe Yaylası'nda 55 bin kişi olacağız. Gün kavga vaktidir. Herkes safını seçsin. Ya rezil bir istiladan, ya halktan. Ya fındıktan yanasın, ya zındıktan. Yiğit kadınları, deliyürek erkekleri, cevval çocukları ile biz kazanacağız. Biz emperyalizmin uşakları değil, Karadeniz’in uşaklarıyız. Biz Fetö’nün kuyrukları değil, deli bir coğrafyanın yumruklarıyız. Biz kazanacağız.Çevre Bakanı Murat Kurum, 81 ilde çevre yürüyüşü yapacakmış. Gel de Perşembe Yaylası'nda mendereslerin kenarında birlikte yürüyelim. Burayı siyanür çetelerine kaça sattığınızı konuşuruz.”
Meclis söz alan Adıgüzel’in konuşması şu şekilde; “ Öncelikle şunu ifade etmek istiyorum: Biz madenciliğe karşı değiliz, biz madenciliğin doğru yerde, doğru teknikle yapılmasını istiyoruz. Şimdi, Ordu iline bakınca, şu haritada gördüğünüz üzere -bu, TEMA Vakfının raporudur- Ordu ilimizin yüzde 74'ü maden alanı olarak ilan edilmiştir. Ya, biz nerede yaşayacağız, Ordulular olarak biz nereye gideceğiz? Yüzde 74'ten bahsediyorum. Ordu ilinin tamamı tarım ve orman alanıdır. Yani bu şekilde maden alanı açarken tarımdan kayıp oluyor. Ordu ili, Türkiye'nin en çok fındık üreten ilidir ve dünyanın en çok fındık üreten ilidir. Ordu ili, bal üretiminde de Türkiye 1'incisidir. Tarımda bu kadar önde bir ilde, zaten sınırlı olan tarım topraklarında madencilik yapmak rantabl da değildir. Bakın, size bir resim göstereceğim. Bu resim, Fatsa'da başladığınız altın madeni işletmesi, yeşil Fatsa'nın bağrındaki sarı çıban; 2 bin dönüm alan. Şimdi, vatandaşlarımız şunu zannetmesin: "Adı altın, çok rantabl, devletimiz bundan çok şey kazanıyor." Asla değil. Bakın, şu alanda, 2 bin dönüm alanda bu firmanın devlete taahhüt ettiği beş yıldaki miktar burada, evrakında var; 9,2 milyon dolar, bunun içerisinde vergiler de var arkadaşlar. Teşviklerle vesaire bu yılda 1,5 milyon dolar yapmıyor ama şu alana, bu 2 bin dönüm alana fındık dikin, bugün dikin; bunun Türkiye'ye yıllık getirisi tam 3 milyon dolar. Arkadaşlar, açık konuşuyorum, bu madenin devlete verdiğinin tam 2 katını biz buraya fındık dikip verebiliyoruz ve yüz sene burada başka bir şey yetişmeyecek, bunu 100'le çarpın, 300 milyon dolardan bahsediyorum, 30 kat daha fazla bir meblağdan bahsediyorum. Bu bir ihanettir; eğer bu, bilgisizlikse cehalettir ama bilerek yapılıyorsa bu, ihanettir, çok açık ihanettir. Değerli arkadaşlarım, Fatsa'daki bu meselede, geçmişte altın madenlerinde Türkiye'de Koza Altın vardı, şu anda FETÖ iltisakı nedeniyle kayyum atandı, daha sonra yurt dışına kaçtı. Fatsa'daki bu işletme de Türkiye'deki birçok maden işletmesi de zamanında bu Koza Altınla alt taşeron, üst taşeron ilişkisi olan firmalar. Türkiye'ye altın madenciliği FETÖ'nün yükseldiği dönemde gelmiştir. O yüzden, bugün altın madenciliğinin ana unsurları -hem şirketler olarak hem de bürokrasideki uzantıları- FETÖ'yle iltisaklı insanlardır. Ve analiz raporları... Bakın, şunlar Fatsa madeninin analiz raporları, yurt dışında analiz edildi, bunların o toprağı zehirlediği ortaya çıktı. Arkadaşlar, biz size başka ne söyleyeceğiz? Ekonomik olarak rantabl değil, doğayı zehirliyor ve FETÖ'yle iltisaklı yapılardan bahsediyoruz. O yüzden, burada bu maden işletmelerini kim savunuyorsa, hangi bürokrat, hangi vali ve hangi siyasi savunuyorsa ortaya çıkacak. Eğer Ordu Valisi, bu işin burada bitmesi gerekirken, elimizde evraklar varken devam ettiriyorsa, kendisine emir veriliyorsa "Şu kişi emir verdi." diyecek; yok, kendi yapıyorsa çıkıp bunun nedenini izah edecek. Ve Perşembe Yaylası... Geldiler, Fatsa'dan kovduk, Ulubey'den kovduk; ya, kapıdan kovuyoruz bacadan giriyorlar. Bakın, şu güzelim coğrafyayı, şu cennet vatanı istila etmek istiyorlar. Burası bir Salda Gölü'ne, burası bir Dipsiz Göl'e dönmesin, burası dünya harikası, dünyanın 8'nci harikası. Ya, burada altın madenciliği olur mu, siyanürlü işletme olur mu? Ya, aklınızı mı yitirdiniz siz? Ya, buraya nasıl izin verirsiniz, burada nasıl böyle bir şeye kalkışırsınız? İşte, bunların bedelini bu halk size ödetecek diyorum.” Şeklindedir.