Ordu Çevre Derneği Yönetim Kurulu adına yapılan açıklamada, “Nedeni ne olursa olsun yaz ayı geldiğinde yangınların olduğu gerçeği dikkate alınmıyor. Önlemeler yetersiz kalıyor. Yangınlara karşı havadan müdahalenin en etkili yöntemlerden biri olduğu halde yeterli araç gereç yok. Var olanlar da planlı biçimde kullanılmıyor.” denildi.
Yaşanmışlıklar öğretmiyor mu?
Hükümetin yaşanmışlıklardan ders almadığını hatta alınmak istemediğini vurgulanan açıklamada, “Diyarbakır- Mardin arasındaki yangından en az zararla kurtulma olanağı olurdu. Ancak hükümet yaşanmışlıklardan ders çıkarmıyor ya da çıkarmak istemiyor. Ege, Akdeniz, Güneydoğu yangınları yaşandı, zararlar büyüktü. Ders çıkarılabilir, önlemler alınabilirdi. Diyarbakır-Mardin arasındaki faciaya dönüşen yangında 15 insanımız öldü, yaralılar var. Binlerce yaban hayvanı yandı. Yerleşim yerlerine kadar gelen yangına havadan müdahale edilmedi, geç kalındı. Oysa karadan müdahaleyi kolaylaştıran havadan müdahaledir. Yangının elektrik tellerinden çıktığı yönünde Elektrik Mühendisleri Odasının açıklaması var. Ormanlardan enerji nakil hatlarının geçiş biçimi, denetimi, yenilemesi konusunda yaşanan eksikliğin zararını insanlarımız, yaban hayvanları ve ormanlar gördü.” denildi.
Kader değil
Orman yangınlarının kader olmadığını belirtilen açıklamada, “Orman yangınları sonucu kadercilik anlayışı öne çıkarılmak isteniyor. Devletin başından aşağıya sorumlu olanlar göz ardı ediliyor. Yangın çıkabilir. Yıldırım düşebilir, çok sıcaktan da olabilir ancak yetkililerin önlem alma zorunluluğu var. “Ne yapalım” diyemezler. Yangının sonuçlarından sorumlu olanlara gereken yaptırım uygulanmalı ki, önlem alma konusunda yaptırım olsun. Büyük facia nedeniyle istifa eden de yok. İhmaller cezasız kalmamalı.” denildi.