KANSER VAKALARI NEDEN ARTIYOR

Başkan Coşkun; “Tüm dünyada 10 milyon civarında insan da kanser nedeniyle hayatını kaybetmektedir ve her sene de bu oran artmaktadır. Kanser görülme oranlarındaki artışın sebepleri arasında tedavi ve sağlık bakım hizmetlerinin gelişmesi nedeniyle insan ömrünün uzatılması ve ölümün daha ileriki yaşlara tehir edilebilmesi, yaşlı nüfustaki artış, yaşlı bakım merkezlerinde verilen güçlü tıbbi bakım destekleri, sağlık merkezlerine daha rahat erişim, ulusal kanser taramalarının daha geniş kitlelere ulaşması gibi etkenler de sayılabilir. Ama özellikle yaşlanma ve yaşlı nüfus oranının tüm dünyada artması, kanser oluşumuna çok fazla etki etmektedir. Günümüzde tıbbi bakım, palyatif bakım, yoğun bakım olanak ve yatak sayılarının tüm hastanelerde artmış olması, bu bakım hizmetlerinin ilçelerde bile yaygınlaşmış olması, insan ömrünü ister istemez uzatmaktadır. Bu uzatmadan elbette kansere yakalanma riski de nasibini almaktadır. Dünyada kadın meme kanseri, en sık teşhis edilen kanser olarak akciğer kanserini geride bırakmıştır. Tahminen 2,3 milyon yeni vaka bulunmaktadır” dedi.    “Kanserlerden ölümde ise ilk sıra akciğer kanserinin”   Başkan Coşkun; “Akciğer kanseri, tahmini yaklaşık 2 milyon’a yaklaşan ölümle, kanser ölümlerinin önde gelen nedeni olmaya devam ederken, bunu kolorektal, karaciğer, mide ve kadın meme kanserleri izlemiştir. İnsanoğlunun artık sır olmayan kanserojen dış etkileri özellikle sigara, alkol, hava kirliliği, çevre kirliliği, plastiklerin ve hayatımıza daha yoğun dahil olmaları sonucu, kanserlerin bu artışta süreceği aşikardır. Buna bir de Günümüzde tıbbi bakım, palyatif bakım, yoğun bakım olanak ve yatak sayılarının tüm hastanelerde artmış olması, bu bakım hizmetlerinin ilçelerde bile yaygınlaşmış olması sonucu ister istemez insan ömrünün de yaşlanmayı daha ileri yaşlara kadar görmesi, kanser vakalarının giderek artmasına neden olacaktır. Ülkemiz; dünya ortalamasına göre daha az kanser vakası tanısına sahiptir. Bu da dünya nüfusunun yaş ortalamasının ve palyatif hizmetlerinin ülkemize göre daha fazla olmasından kaynaklanıyor olabilir. Ayrıca günümüzde gelişen yeni teknolojik tedavi yöntemleri sayesinde, son yıllarda dünya nüfusunun giderek yaşlanması, teknolojik gelişmelerin hızlanması, yaşamı tehdit eden hastalıkların tedavisindeki gelişmelerle birlikte bireylerin beklenen yaşam süresinin uzaması , yaşamı daha da uzatmak için tesis edilmiş palyatif bakıma olan gereksinimi daha da artırmıştır. Her insanın kaliteli bir yaşam sonu bakım alma hakkı kapsamında tüm dünyadaki ülkeler, palyatif bakım hizmetlerini kendi sosyokültürel yapılarına uygun bir şekilde sağlık sistemlerine entegre ederek herkes için eşit, erişilebilir bir hizmet sunmaya gayret göstermektedir. Bu hizmetler batı’da önceki yıllarda daha fazla iken, artık ülkemizde de artmaya, hatta kalite olarak da daha üst düzeye çıkma yolundadır” dedi.