BUNUN ADI İNSANLIK SUÇU

Yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi; “İsrail devleti 1948’de işgal edilmiş Filistin toprakları üzerine kurulmuştur. Bu işgalin boyutu her yıl daha da artmış, giderek Filistin’i haritadan silmeye ve Filistin halkını sürgün etmeye dönüşmüştür. Ve bugüne kadar İşgal, sürgün ve şiddet Filistinlilerin yakasını hiç bırakmamıştır.  Hamas’ın sivil halka karşı yaptığı kabul edilemez terör eylemi sonrasında Siyonist İsrail’in Gazze’yi işgal etmesi ile başlayan  çatışmalardan dolayı çok sayıda sivil can kaybının yaşanması ve bölgede barış ve güvenliğin bozulması küresel ve insani vicdanı derinden yaralamaktadır. Gazze’nin yoğun bombardımana tabi tutularak orantısız güç kullanılmasından ötürü bölgede ağır bir insanlık trajedisi yaşanmaktadır. Son yaşanan çatışmalar İsrail ve Filistin arasında 1948 yılından bu yana devam eden çatışmaların kronikleşmiş bir hal aldığını ortaya koymaktadır. Aksa Tufanı operasyonunun ardından yaşanan çatışmaların 11. Gününde İsrail, Gazze’deki El Ehli Baptist Hastanesi’ni bombalamış, Filistin’in resmi verilerine göre en az 500 kişi yaşamını yitirmiştir. Bu tam bir savaş ve insanlık suçudur. 17 Ekim insanlık tarihine kara bir gün, bir soykırım günü olarak geçecektir. Adı yolsuzluklara da karışan sağcı, ırkçı, faşist İsrail hükümetinin suçlarının ve kirli ilişkilerinin üstünü örtmek için neler yapabileceğini gösterdiği bir gün olarak anılacaktır. Gazze’de 16 yıldır kadınlar, çocuklar ve yaşlılar başta olmak üzere milyonlarca insan temel gıda, su, ilaç ve tıbbi gereçler, akaryakıt ve enerji kaynaklarına erişememiş bölge adeta ablukaya alınarak açık hava hapishanesine çevrilmiştir. Daha birkaç saat öncesinde Gazze de 100 bin kişinin ekmek ihtiyacını karşılayan fırını vuran KATİL İsrail asıl hedefinin sivil halk olduğunu bir kez daha göstermiştir. Biliyoruz ki bölgede ki bu katliamların arkasındaki asıl güç ABD ve emperyal güçlerdir. Tarihsel süreç içerisinde milyonlarca insanın vatanından sürgün edilmesi, binlerce sivilin katledilmesi ve yüzlerce yerleşim yerinin tahrip edilmesi savaş suçu olmakla birlikte, olağanüstü önlemlerin alınmasında geç kalınmış bir insanlık suçudur. Benzer katliamlara yol verilmemesi ve hesabının sorulması için bu suçu işleyenlerin ve sivillerin ölümüne yol açan benzer saldırıların talimatlarını verenlerin savaş suçları mahkemesinde yargılanmaları için derhal girişimlerde bulunulmalıdır. Bu nedenle, emperyalist hegemonik güçlerin işlevsiz hale getirdiği Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesinin derhal toplanmasını ve sürecin başlatılması çağrısında bulunuyoruz. İsrail hükümeti daha fazla suça bulaşmamak için saldırıları durdurmalı, ateşkes sağlanmalı, insani yardımlara yönelik engellemeler kaldırılmalı, sorunların barış ve diyalog yoluyla çözümünü esas almalıdır. Savaşı durduracak olan dünya ezilen halkları ve emekçilerdir. Bu nedenle bir çağrımız da tüm emek ve demokrasi güçlerinedir: yaşama, geleceğe ve emeğimize sahip çıkmak için barış mücadelesini yükseltelim. Filistin halkı dünyadan ve Türkiye’den hamaset ile süslenen timsah gözyaşları değil, çözüm için acil somut adımlar atılmasını beklemektedir. Bunun için: öncelikle saldırılar derhal durdurulmalı, ateşkes sağlanmalı, Filistin halkına yönelik abluka derhal kaldırılmalıdır. İsrail işgal ettiği topraklardan geri çekilmelidir. Tüm emperyalist güçler bölgeden çekilmelidir. İsrail ile yapılan ikili anlaşmalar iptal edilmelidir. Filistin halkına ekonomik, sosyal her türlü destek sağlanmalıdır. Filistinlilerin hak eşitliğini tanımayan hiçbir ‘çözüm’ kabul edilmemelidir. Ordu Emek ve Demokrasi Güçleri olarak; bir kez daha İsrail’in soykırıma varan Gazze şeridindeki hastaneye ve sivillere yönelik tüm saldırılarını kınıyoruz” denildi.(Haber merkezi)