Her yıl Ordu’nun birçok yerinde heyelan afetleri olduğuna dikkat çeken Şensoy, heyelanlara karşı alınacak önlemlerin çok önemli olduğuna vurgu yaparak şu ifadelere yer verdi; “Heyelan ya da toprak kayması, zemini kaya veya yapay dolgu malzemesinden oluşan bir yamacın yer çekimi, eğim, su ve benzeri diğer kuvvetlerin etkisiyle aşağı ve dışa doğru hareketidir” dedi. Sözlerine devam eden Şensoy, şu ifadelere yer verdi; “Kayalardan, döküntü örtüsünden veya topraktan oluşmuş kütlelerin, çekimin etkisi altında yerlerinden koparak yer değiştirmesine heyelan denir. Bazı heyelanlar büyük bir hızla gerçekleştikleri halde bazı heyelanlar daha yavaş gerçekleşirler. Heyelanlar bölgemizde çok sık meydana gelen ve çok yaygın bir kütle hareketi çeşididir. Özellikle yağışın ve eğimin fazla olmasından dolayı ve yine özellikle killi toprak yapısından dolayı coğrafyamızda genellikle ilkbahar döneminde yağışların çok olması ve toprağın suya doymasıyla birlikte bu heyelanlar maalesef yoğun bir şekilde görülüyor” dedi.
“Bölgemizin en önemli doğal afet olayı”
Türkiye’de heyelan olayları en çok Doğu Karadeniz’de ve bizim bölgelerimizde görülmektedir diyen Şensoy, şu ifadelere yer verdi; “İlimiz en çok yağış alan illerden biri. Neredeyse her sene Ordu’nun farklı ilçe ve mahallelerinde heyelan haberleri geliyor. Bu bir doğal afet, insanoğlunun çaresiz kaldığı anlardan biri” dedi. “İnsanoğlu doğaya belirli ölçülerde müdahale edebiliyor” diyen Şensoy; “İnsanlarımız şunu unutmasın; bizim bölgemiz gerçekten çok eğimli bir arazi. Bir de bunun üzerinde bu sene olduğu gibi yoğun kar yağışı olduğu zaman karlar eriyince maalesef bu heyelanlar oluşuyor. Doğal afetler karşısında elimiz kolumuz bağlı olduğu için bu tür alanlara ev yaparken veya başka bir yapı oluştururken çok dikkat etmeliyiz. Ayrıca heyelan olaylarına karşı ağaçlandırma çalışmaları yapılabilir. Coğrafyamızda heyelan olan bölgeler genellikle fındık bahçesi olan yerler. Fındık bahçesi olmasa bile o bölgelerde yine heyelan yaşanacaktı ama nihayetinde bölgemiz çok eğimli ve yoğun yağış alan bir yer ve heyelanlara davetiye çıkarıyor. Bu bir gerçek ve bu gerçekle yüzleşmek zorundayız. Yerel yönetimler inşa edilen yapılara izin verirken bu durumları göz önünde tutarak karar vermelidir” dedi.
“Zemin etüdü mutlaka olmalı”
Sözlerine devam eden Şensoy; “Arsaların inşaat öncesinde analizini yapmak adına uygulanan zemin etüdü; yeraltı tabakalarının durumu, derinlik, jeolojik yapı türü, elektrik özdirenci ve temel zemini gibi parametreleri ölçmek için yapılır ve insan hayatı için çok önemli çalışmalardır. Sonuçta insan hayatı söz konusu, insan hayatı her şeyden değerlidir. Bu yüzden ev olsun başka bir yapı olsun mutlaka kurallara uygun şekilde inşa edilmeli” ifadelerine yer verdi.