Ülkemizde kekeme kişi sayısının yaklaşık 830 bin civarında olduğunu söyleyen Dil ve Konuşma Terapisti Uzm. Dr. Ecem İlayda Keşçi, “Kekemelik bloklar, tekrarlar ve uzatmalar şeklinde görülüyor. Çocukluk döneminde 2 ile 5 yaş arasında ortaya çıkıyor ve bazen kendiliğinden geçerken bazen de inatçı kekemelik olarak kalabiliyor. Yetişkinlerde görülen kekemelik ise gelişimsel değil nörolojik temelli oluyor. Cinsiyetin erkek olması, ailede kekemelik geçmişinin olması ve takılmaların 6 aydan uzun sürmesi kekemelik için bazı risk faktörleri arasında yer almaktadır” diye konuştu.
Çocuk korktuğu
için kekeme olmaz
Kekemeliğin nedeninin psikolojik travmaya bağlı gelişmediğini söyleyen Dkt. Uzm. Dr. Ecem İlayda Keşçi, “Taklit ederek, köpekten korkarak, psikolojik travmalar sonrasında kekeme olmayız. Kekemeliğin nedeni, dünyada halen araştırmaları süren bir konudur. Güncel çalışmalar nedenini genetik ve nörofizyolojik farklılıklar olarak açıklıyor” ifadelerini kullandı.
Kekeme kimsenin
kelimesi tamamlanmamalı
Kekeme birisi için çevrenin önemli bir faktör olduğunun altını çizen Uzm. Dr. Keşçi; “Kekeme biriyle konuşurken göz temasını sürdürülmeli, ‘nefes al konuş’ gibi uyarılarda bulunulmamalı, kelimesi tamamlanmamalı sırayla konuşulmalıdır” dedi.
İlaçla değil, terapiyle geçer
Kekemeliğin ilaçla, melodik konuşmayla ya da doğal taşlarla geçmediğini hatırlatan Uzm. Dr. Ecem İlayda Keşçi; “Kekeleyen bireylerin sağ hemisferinde sıra dışı aktivasyonlar olur ve konuşma terapistleri terapiyle bu aktivasyonları kontrol altına almayı hedefler. Terapiler kişinin ihtiyacına göre planlanır. Kekemeliğine ne kadar duyarlı, hangi ortamlarda, hangi duygu durumunda daha çok takılmalar yaşıyor bunlar belirlenir ve sonrasında konuşma hızını yavaşlatılacak bazı tekniklerle ilerlenir. Eğer ki risk faktörleri var ve takılmalar 6 aydır devam ediyorsa mutlaka bir dil ve konuşma terapistine başvurmak gerekir. Terapiye her yaşta başlanabilir” diyerek sözlerini sonlandırdı..(Haber merkezi)