2050’DE DENİZLERDE BALIKTAN ÇOK PLASTİK OLACAK

Plastik atıkların oluşturduğu kirlilik, başta denizler olmak üzere yaşamın var olduğu tüm alanları tehdit eder boyutlara ulaştı. Küresel bazda, üretilen plastiğin sadece yüzde 9’u geri dönüştürülüyor. Yakılan yüzde 12’lik oranda plastik ise ortaya çıkardığı gazlar nedeniyle çevreye zarar vermeye devam ediyor. Geriye kalan yüzde 79’luk kısmın büyük bir bölümü ise çöplüklere gidiyor. Ancak çok dayanıklı bir materyal olan ve doğada hiçbir zaman tam olarak çözülmeyen plastikler, çöplüklerden özellikle rüzgar aracılığıyla nehirlere, nehirler yoluyla da deniz ve göllere taşınıyor. Araştırmalara göre; bu sürece dahil olan plastik atık sayısı her yıl yaklaşık 8 milyon ton. Halihazırda denizlerde varlığını sürdüren 150 milyon tondan fazla plastik atık ise canlı yaşamını tehdit etmeye devam ediyor. Eğer önlem alınmazsa 2050 yılında denizlerdeki plastik ağırlığının balıklardan daha fazla olacağı tahmin ediliyor. Konuyu değerlendiren Aydın, ''Bu sorun popüler bir konu, üzerinde yeni yeni çalışılmaya başlanmış bir konu. Birçok kişi yavaş yavaş bu alana yönelmeye başladı. Biz de bu konuyla ilgili bir çalışma yapmayı düşünüyoruz'' diyerek sözlerine şöyle devam etti; ''Bu artık sadece Karadeniz'in ya da bir ülkenin değil, dünyanın sorunu. Okyanusta plastik çöp adaları oluştuğu gibi haberleri hepimiz görüyoruz. Plastik kullanımı son yıllarda dünya çapında çok arttı. İşin gerçeği bu durum düzgün de yönetilmiyor. Örneğin geri dönüşüm ile ilgili yeterli bir çalışma yok. Çöpler toplandıktan sonra ayrıştırılıp bir şekilde yine denize gidiyor. Bütün bunlar da denizlerimizde bir kirliliğe sebep oluyor. Görsel kirliliğin yanı sıra bu suya karışan plastiklerin zamanla suda çözülmesiyle birlikte denizlerimizde mikro düzeyde plastikler oluşmaya başlıyor. Bunlar gözle göremeyeceğimiz sadece mikroskopla görebileceğimiz şekildeki plastikler. Bu plastikleri genel olarak balıklar yemiyor ama bu mikroplastikleri daha küçük organizmalar yiyor. Mesela, zooplanktonlar bu mikroplastikleri yiyor daha sonra ise besin zincirinde bu mikroplastikler balığa ulaşıyor. Bu küçük düzeydeki plastikleri ve partikülleri balıklar doğrudan da alabiliyor. Daha önce yapılan çalışmalarda balıkların midesinden plastik çıktığı saptandı. Fakülte olarak henüz bizim yapmış olduğumuz bir çalışma yok ama biz de bu konuyla ilgili bir çalışma yapmayı planlıyoruz. Bu noktada şuna da özellikle değinmek istiyorum; Biliyorsunuz biz balığın direkt midesini yemiyoruz. Balığı ayıklayıp öyle yiyoruz ama bu midedeki plastik balığın etine ne oranda işliyor bunu da öğrenmek lazım. Mikroplastikler balığın ve balığı yiyen insanın sağlığını ne oranda etkiliyor bunlar hep araştırılmalı ve net bir şekilde öğrenilmeli. Bu noktada mikroplastiklerin balık sağlığını etkilediği kesin. Ama balığın yediği plastik balığın etine geçmiyorsa o balığı yiyen insan için bir sağlık problemi oluşturacağını sanmıyorum ama söylediğim gibi bu konular üzerinde daha yeni yeni çalışmalar yapılıyor. Yapılan araştırmalar ve çalışmalar sonucu ilerleyen günlerde daha kesin bilgiler elde edeceğimizi düşünüyoruz'' dedi.   “Plastik kullanımı azaltılmalıdır”   Aydın; ''Bilimsel gerçekler ortaya konana kadar, bugünden yapmamız gereken ve üzerimize düşen görevler bulunmaktadır. Bu kapsamda vatandaşımızın bilinçlendirilmesi gerekmekte ve öncelikle plastik kullanımını mutlaka azaltmamız gerekmektedir. Ayrıca yerel yönetimler de geri dönüşüm sistemlerini kurmaları ve denizlere geri dönüştürülebilecek materyalleri dökmekten vazgeçmeleri gerekmektedir'' diye konuştu.