FINDIĞA KAR YAĞMASI LAZIM

Ordu'da kış ayında olmamıza rağmen hava sıcaklıklarının mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi fındığı tehlikeye atıyor diyen Başkan Soydan, sözlerine şöyle devam etti, “Havalar böyle ılıman giderse muhtemelen şubat-mart aylarında kar yağar. Yani zirai don oluşabilir ve çok ciddi rekolte kayıplarına neden olabilir. Mevsim itibariyle özellikle fındığın 350-1.000 saat aralığında soğuklanma geçirmesi lazım. Ocak ayındayız ve fındığın bu dönemlerde  soğuklanma dönemini yaşaması gerekiyor ama kış olmasına rağmen ılıman iklim yaşıyoruz. Fındık bu aylarda soğuklanma dönemi yaşarsa kışı daha güçlü şekilde geçirir. Bu durum verim ve rekolte açısından da çok önemlidir. Fındıkta püsküller sıcak havayı gördüklerinde açılır ve erken toz yapmaya doğru gider. Bu tozlama demek fındıktaki karanfillerin de erken olmasından dolayı sorun oluşturabilir. Bu süreç devam ederken fındıkta erken uyanma, erken patlama olabilir. Bu da mevsim değişikliklerinden dolayı muhakkak mart aylarında yağabilecek olan bir karın fındığa ciddi derecede zarar vermesine yol açabilir. Umarım mevsim gerektiği gibi soğuk ve kar yağışıyla geçer. Fındık için bu çok önemli” dedi.   “Tarım sigortası çağrısı”   Fındık üreticilerimizin kesinlikle sigorta yaptırmaları gerekiyor diyen Başkan Soydan, sözlerine şöyle devam etti; “Bu kapsamda ocak ayının ılıman değil soğuk ve kar yağışının etkili olduğu bir ay olması lazım. Önümüzdeki aylarda oluşabilecek zirai don tehlikesi üreticilerimiz ciddi anlamda olumsuz yönde etkiliyor. Bu yüzden tarım sigortası çok önemli. Fındıkta sigorta başvuruları 3 Mart’ta sona erecek” dedi.   “Üretim için üreticiler desteklenmeli”   Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Yönetim Kurulu Üyesi Arslan Soydan, “Sürekli artan girdi maliyetleri ve gelen zamlar sonucu gübre-ilaç kullanımını azalıyor. Çiftçilerimizin üretime devam etmesi için daha fazla destek görmesi gerekiyor” dedi.  Gübre ve ilaç kullanımını maalesef giderek azalıyor diyen Soydan, sözlerine şöyle devam etti, “Üreticilerimiz bu aylardan sonra ki bakım konularında tedirgin bir durumdalar. Bu fiyatlar karşısında üreticilerimiz nasıl gübre atacağız, nasıl ilaç atacağız, acaba gübre ilaç fiyatları düşecek mi diye belirsizlik içindeler. Bu durum karşısında hiç kimsenin sessiz kalması mümkün değildir. Tarımsal üretimde önemli diğer bir girdi fiyatı ise mazottur. Mazot fiyatları da aldı başını gitti. Üreticiler zor durumda” dedi.    “Alan bazlı destek yetersiz kaldı”    Girdi fiyatlarının aşırı artması karşısında Alan Bazlı Gelir Desteği ile Mazot ve Gübre Desteği yetersiz kaldı diyen Soydan, “Gübre desteğinin bazı ürünlerde gübre maliyetini karşılama oranı yüzde 1‘ lere kadar düştü. Gübre desteği de anlamını yitirdi. Özellikle Alan Bazlı Gelir Desteği uzun yıllardır 170 TL olarak ödenmektedir. Yükselen girdi fiyatları karşısında bu desteklerin artırılması gerekmektedir” dedi.    “Üretici daha çok destek görmeli”   Sözlerine devam eden Soydan, şu ifadelere yer verdi; “Gübre kullanımının sürdürebilir olması için gübre fiyatlarının makul seviyede tutulması ve gübre fiyatlarının yarısının devlet tarafından destek olarak üreticilerimize verilmesi sağlanmalıdır. Bölgemizin ve ilimizin en önemli geçim kaynağı fındıkta yetersiz gübre ve ilaç kullanımı ilimizde başta gözünün içine baktığımız yeşil altınımız diye tabir ettiğimiz fındık ve diğer tarım ürünlerinde verim, kalite ve rekolte açısından olumsuz sonuçlar doğuracaktır. Bu durumda da gübre fiyatlarında kayda değer indirim olmadı. Çiftçilerimiz yüksek girdi fiyatlarından dolayı gübre mazot ve ilaç kullanmaktan korkuyorsa, bahçeden ve tarladan kaçıyorsa üretmekte ciddi bir sorun olacak demektir. Çiftçimizi topraktan uzaklaştırmamalıyız ve korkularını bertaraf etmeliyiz” dedi.     Özel Haber: Emrah Gemicioğlu