ÇANAKKALE’DE MEHMETÇİKLERİMİZİN KULLANDIĞI PALASKALAR ORDU'DA HAYAT BULUYOR
Ordu’da deri ustası Şekip Duran, Osmanlı döneminde askerler tarafından kullanılan ve üzerinde ‘Asakir-i Şahane’ yazısı bulunan kemerin aynısını eski usullere uygun olarak teknolojik alet kullanmadan el işçiliği ile yeniden üretiyor. 60 yaşındaki deri ustası Şekip Duran, bir derici arkadaşını ziyaret ettiği esnada yerde bulunan artık deri parçası ile kendine anahtarlık yaptı. Hobi olarak başladığı işi geliştiren Duran, el işçiliğini konuşturup eski usullere göre deriden eşyalar üretmeye başladı. Eski ustaların çalışma koşullarına göre deriye şekil veren Duran, askerlik yıllarında gördüğü üzerinde Asakir-i Şahane yazısı ve ayyıldız bulunan, Çanakkale’de bazı askerler tarafından kullanılan kemer tokasını görünce duygulanıp aynısını üretmeye karar verdi. Duran, bütün işçiliği kendisine ait olan kemer ve tokasını tamamen el işçiliği ile meydana getiriyor.
“Yapım süresi 3 günü buluyor”
Bu kapsamda üzerinde Asakir-i Şahane yazısı ve ayyıldız bulunan kemer tokasını el işçiliği ile eski usullere göre yaptığını ifade eden Şekip Duran, konuyla ilgili şu ifadelere yer verdi; “Tüm dünyanın saygı duyduğu destansı savaşta, Çanakkale’deki askerlerimizin kullandığı ve Türkçesi ‘Şahane Asker’ anlamına gelen bir kemerlerin hikayesini herkesin bilmesini istiyorum. Yıllardır bunun üzerine çalışmalar yapıyorum ve her türlü aşamasında da el işçiliğini bizzat kendim uyguluyorum. Kemer tokalarının bütün kalıptan yapılması, tokasındaki eskitmeler, pirinç üzerindeki tesviyelerin yapılması da bana aittir. Kemer derisini de özel ham deriden kullanıyorum. Meşakkatli bir iş. Boyanmadan önce yağlanıyor, belirli işlemlerden geçiyor. Kurumada kaldıktan sonra diğer işlemler ve montajı yapılıyor. Kemerin yapımı ortalama 3 günü buluyor” dedi.
“Askerdeyken bir toka bulmam bana ilham verdi”
Asakir-i Şahane kemer tokasını ilk kez Çanakkale’nin Gelibolu ilçesinde askerlik görevini yaptığı esnada yapılan kazılarda gördüğünü belirten Duran, şu ifadelere yer verdi; “Askerdeyken bir kazı çalışmasında bu tokanın çıkış anını gördüm ve çok etkilendim. Bu beni çok düşündürdü ve askerliğimi orada yapmanın verdiği etki ile hepsi birleşince deri işine de girdikten sonra bu askeri palaskanın tekrar günümüze gelmesinde katkım olabilir diyerek bu işe başladım ve bu günlere kadar geldik” dedi.
“Kahraman ecdadımızı yâd etmek hepimizin borcu”
Bu vatan için hiç düşünmeden canını veren atalarımızı her zaman hatırlamalıyız diyen Duran, sözlerine şöyle devam etti; “Mehmetçiklerimizin o dönemlerde kullandığı bu kemerleri günümüzde de gündeme getirerek ben elimden geleni yapıyorum. Bunun gelecek nesillere aktarılması ve ecdadımızın yad edilmesini istiyorum. En çok bunun için uğraşıyorum” dedi.
“Doğru bakımla 100 yıl yaşar”
Sözlerine devam eden Duran, yaptığı kemerlerin bakımının doğru yapılması durumunda en az 100 yıl yeni gibi kullanılabileceğini belirtti. Duran; "Bu kapsamda kemerlerin bitkisel yağ kullanılarak belli aralıklarla bakımı yapılmalı. Zaten yapım aşamasında yağlıyorum ve emdiği yağ derinin çatlamasını, küflenmesini önlüyor. Kemeri alıp kullanan kişi de bu bakımları aksatmadan yaparsa çok uzun ömürlü olur" dedi.
Özel Haber: Emrah Gemicioğlu