“Asgari ücret artışı yetersiz”

Çerkezoğlu’nun açıklaması; “2023’ün ikinci yarısından itibaren geçerli olacak asgari ücret tutarı 20 Haziran 2023 tarihinde belirlendi. 2023 Temmuz’da asgari ücret net 2 bin 896 TL artırılarak 11 bin 402 TL’ye yükseldi. Böylece asgari ücrette yüzde 34’lük bir artış gerçekleşti. Asgari ücretin brütü ise 13 bin 414,5 TL oldu. Asgari ücret, bir kez daha işçilerin derdine deva olamadı, asgari ücret artışı yetersiz kaldı. Asgari ücret tespitinde, asgari ücretin ülkemizde en düşük ücret olmadığı, ortalama ücret haline geldiği gerçeği göz ardı edilmiştir. AB ülkelerinde yüzde 4 civarında olan asgari ücret kapsamı ülkemizde yüzde 50 civarındadır. Asgari ücret, milyonların meselesidir. Asgari ücret tespitinde bu gerçek dikkate alınmamıştır. Asgari ücret belirlenirken işçinin geçim şartları da göz önünde bulundurulmamıştır. Birleşik Metal-İş Sınıf Araştırmaları Merkezi (BİSAM) tarafından Mayıs 2023 dönemi için açıklanan yoksulluk sınırı 35 bin TL’ye dayanmış durumdadır. Belirlenen asgari ücret yoksulluk sınırının yüzde 67,3 altındadır. Diğer bir ifadeyle bir eve iki asgari ücret girse bile yoksulluk sınırı aşılmamaktadır. Asgari ücret belirlenirken bir kez daha işçinin sadece kendisinin değil ailesiyle beraber geçiminin sağlanması gerektiğini söyleyen uluslararası standartlar göz önüne alınmamıştır. Öte yandan kamu işçisi ile özel sektör işçileri arasındaki uçurum devam etmektedir. Kamu işçilerinin mevcut en düşük brüt ücreti 21 bin 750 TL’dir. Çerçeve sözleşmede öngörülen altı aylık enflasyon farkı hesaba katılmadan bile, Temmuz ayındaki yüzde 15’lik artış ile kamu işçisinin en düşük çıplak brüt ücreti 25 bin 12,5 TL olacaktır. Böylece kamu işçilerinin en düşük brüt ücreti ile özel sektör için belirlenen brüt asgari ücret arasında 11.598 TL’lik makas olacak. Bir kez daha söylemek isteriz ki devlette ve özel sektörde farklı asgari ücret eşitlik ilkesine aykırıdır. DİSK, asgari ücretle ilgili talepleri için mücadele etmeye devam edecektir. Asgari ücretle ilgili taleplerimizi bir kez daha kamuoyuyla paylaşmak isteriz. Yüksek enflasyon döneminde asgari ücret yılda 4 kez belirlenmelidir. Ücretler toplu sözleşmelerle belirlenmelidir. İşçi sınıfının asgari ücret cenderesinden kurtulması için sendikalaşma ve grev hakkı önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır. Acilen atılması gereken adım ise teşmil yoluyla toplu iş sözleşmelerinin kapsamının genişletilmesidir. Teşmil, yasalarımızda olan bir düzenlemedir ve işçilerin işkollarındaki toplu iş sözleşmelerinden faydalanmalarını sağlamak oldukça kolaydır. İşçilerin asgari ücret mahkûmiyetine son vermek istiyorsak, teşmil derhal gündeme alınmalıdır. Asgari ücret tespit süreci demokratikleştirilmeli, diğer işçi konfederasyonlarının katılımı da sağlanmalı, işveren ve hükümetin ortak kararıyla asgari ücret ilan edilmesinin önüne geçilmeli, uyuşmazlık halinde grev hakkını da içeren bir toplu pazarlık süreci olarak işletilmelidir. Asgari ücretin tespitinde TÜİK’in inandırıcılıktan uzak enflasyon verileri değil, gerçek enflasyon ve ekonomik büyüme ile geçim şartları, işçinin sadece kendisinin değil ailesiyle beraber geçiminin sağlanması gerektiğini söyleyen uluslararası standartlar göz önüne alınmalıdır. Her zaman söylediğimiz gibi, asgari ücret belirlenirken bir evde iki kişinin çalışması halinde o eve yoksulluk sınırının üstünde gelir girmesi güvence altına alınmalıdır. Kamu işçileri ve özel sektör işçileri arasındaki ücret farkları ortadan kaldırılmalıdır. En düşük emekli aylığı da asgari ücret düzeyinde belirlenmelidir.”dedi.