15 yılı aşkın süredir balık ağı örüp, teknelerle denize açılan Ayşe Reis, aile ekonomisine katkı sağlıyor. Bir yandan ev işleriyle uğraşan Ayşe Reis, bir yandan da ağ örüp, balık tutarak evine ekmek götürüyor. Bütün bunları yaparken hasta eşinin bakımıyla da ilgilenen Ayşe Reis'in bu zor hayatını görenlere hem ilham veriyor hem de ''Helal olsun'' dedirtiyor. Zor bir yaşamı olduğunu ama her şeye rağmen hayatın çok güzel olduğunu söyleyen Ayşe Reis, bu günlerimize de şükürler olsun diyerek sözlerine şöyle devam etti; ''Her günüm koşuşturmaca içinde geçiyor. Günün erken saatlerinde uyanıp, gecenin ilerleyen saatlerine kadar ayaktayım. Bazı geceler balığa çıktığımızda sadece 1-2 saatlik uyku ile günü geçiriyorum. Sabah kalkar kalkmaz önce ev işlerine başlıyorum. Yemek ve temizlik yapıyorum. Eşim hasta, onun da bakıma ihtiyacı var. Eşimle de ilgilendikten sonra balık ağı örmeye başlıyorum. Yapacak başka işim yoksa günde bir adet balık ağı örüyorum. Ama denize açıldığım zamanlar bir ağı, iki günde bitirebiliyorum. Balık ağı örmenin yevmiyesi 100 lira. Ayrıca tekne ve kayıklarla balığa da çıkıyorum. Tuttuğumuz balıkları da satarak aile ekonomisine katkı sağlıyorum. Bazen gerçekten çok yoruluyorum ama ne yaparsın. Yaşamak için, ihtiyaçlarımızı gidermek için para kazanmamız lazım'' dedi. ''Mahallemizdeki kadınların çoğu balıkçı'' Perşembe İlçesi Medreseönü Mahallesinde yaşayan Ayşe Reis, ''Bu mahallede neredeyse her kadın ağ örüp, balıkçılık yapıyor. Bu mahalledeki her kadın, eşleriyle ya da çocuklarıyla denize açılıp, balık tutuyor. Güzel havalarda her evin önünde balık ağı ören kadınları görebilirsiniz. Yağışlı günlerde ise evlerimizde ağ örüyoruz. Buralarda denize açılan ve balık tutan kadın reisler görmek hiç anormal bir durum değil. Çünkü ağ ve balık işleri bizim bir rutinimiz oldu artık'' dedi. ''Karadeniz kadını olmak zor ama gurur verici'' Bu coğrafyada kadın olmanın belli başlı zorlukları olduğunu belirten Ayşe Reis; ''Bizim 24 saatimiz neredeyse çalışarak, emek harcayarak geçiyor. Şimdi denizden geldim mesela, tuttuğumuz balıkları istifledik. Eve gidip yemek hazırlayıp, karnımı doyurduktan sonra hiç dinlenmeden ağ örmeye başlayacağım. Vakit kalırsa bahçe işlerini de halletmem lazım. Evet, zor ve yorucu bir hayat ama yine de Karadeniz'i, bu toprakları çok seviyorum. Biz ne yeşilden ne de maviden ayrı kalabiliriz. İyi ki buralıyız'' dedi.