SOKAK HAYVANLARININ UMUDU OLDU

Ünye'de yaşayan 31 yaşındaki Eczane Teknisyeni Selçuk Memiş, hayvan sevgisiyle birçok kişiye ilham verirken, sokak hayvanlarının da umudu oluyor

Bakıma muhtaç ve aç sokak hayvanlarını tedavi ettirip, doyuran Selçuk Memiş, sosyal medya üzerinden de birçok hayvansevere ulaşarak daha fazla sokak hayvanına yardımcı olmaya çalışıyor. Hayvan sevgim köyde büyümem sebebiyle çocuk yaşlarda başladı, kedi ve köpeklerle iç içe büyümem içimdeki hayvan sevgisini iyice pekiştirdi diyen Memiş, sözlerine şöyle devam etti; ''İlk başlarda işyerimin önünde yavru bir köpeğe süt verdiğimde onu seyrederken içimdeki yaşadığım huzur ve mutluluk daha çok kedi ve köpeğe ulaşmam gerektiği fikrini getirdi. Beslediğim köpekleri seyretmek, onların başını okşamak ve mutluluklarına ortak olmak çok güzel bir duygu. Öncelikle çalıştığım eczanemin önüne bir kap su ve köpek maması koyarak başladım. Her gün ortalama 10-15 köpek sabah ve aksam olmak üzere mama yemeye başladı. Her geçen gün bu sayı çoğaldı. Çevreden ve sokaktan aldığım tepkiler sonucunda kaldırımdan kaldırmak zorunda kaldım ve işyerimin karşısında bulunan parkta beslemeye devam ettim. Şu an köydeki evimde baktığım üç köpeğim var; birinin ön ayağının biri geçirdiği kaza sonucu samsun fakültede kesilmişti yuva aranıyordu, özel bakıma ihtiyacı olduğu için sahiplendim. Sadece sokakta günlük 20'ye yakın sokak köpeğine bakmaktayım. Bu da mama ihtiyacımızı çoğalmakta ve yardımla gelen destek mamalarla ihtiyaçlara yetişmeye çalışmaktayız. Ayrıca dönem dönem hayvansever arkadaşlarımla barınak ve uzak mahallelerdeki köpekleri de beslemeye devam etmekteyim. Sayıları o kadar çok ki mama yetiştirmeye ve tedaviye ihtiyacı olanlara yetişmekte maddi ve manevi anlamda yetersiz kalıyoruz.'' dedi.    Sosyal medyadan da sesimizi duyurmaya çalışıyoruz Memiş; ''Ünyesokaktakicanlar ve ünyehayvanseverler isimli instagram sayfaları açtım. Beslediğim sokak hayvanlarının dönem dönem fotoğraflarını atarak insanlara, bir kap su ve mama ile onlarca köpeği çok kolay doyurabilecekleri mesajını vermeye çalışıyorum. Mama koyulamasa bile her işyeri bir kap su koyabilir. En büyük sorunları susuzluk ve açlık. Sokaktalar ve onca hastalıkla, soğukla uğraşmalarının yanı sıra açlık ve susuzluk onları ölüme itiyor. Ünye için konuşmak gerekirse, sokak hayvanları kışın en çok soğuktan, açlıktan ve susuzluktan kırılıyorlar. Açlık ve susuzluk olayı yaz kış fark etmiyor çünkü. Duymuşsunuzdur, yazın 'Sokak hayvanları için kapınızın önüne bir kap su koyun' gibi kampanyalar oluyor, ama kışın da bu ihtiyaçları devam ediyor, ayrıca soğuk nedeniyle daha zor şartlar altındalar. Bu yüzden en büyük problemleri yeme-içme ve barınma. Genelde büyük köpekler barınaklarda tutuluyor. Kedilerin alınıp barınaklara götürüldüğü bir düzen çok fazla yok, genelde saldırgan olan veya şikayet edilen köpekleri götürüyorlar. Ancak barınakların da genelde üstleri açık, bu yüzden aynı dertlerden onlar da muzdarip oluyorlar, bazen de çeşitli sağlık problemlerinden. Bu yüzden sokak hayvanlarının hastalık ve açlıkla karşılaşması daha muhtemel. Barınağa beslemeye gittiğimizde çoğu kez çöplerin içinde can çekişen köpekler, ölen yavrular görüyoruz. Bu da bizi derinden yaralıyor. Hepsi can taşıyor, toplum olarak bunun bilincine varamıyoruz. sadece üzülmek ve acımakla geçiştiriyoruz.'' dedi. Mama kaplarına çöp atıyorlar Memiş; ''Aslında toplumumuz eskiden beri hayvanları sever, ancak bazı insanlarda nedense önyargılar var; Elleme pistir, dokunma tırmalar, ısırır gibi. Ancak son zamanlarda dikkat ediyorum, kişisel konuşmak gerekirse insanlarda bir yumuşama görüyorum. Belki de internet çağının etkisiyle insanlar örgütlenip yardım edebiliyor. Mesela geçen sene samsunda bir kedinin tekmelenmesi olayında insanlar ayaklanmışlardı ve kamuoyu oluşmuştu. Düşünün tek bir kedi için. Normalde bunun gibi olaylar çok yaşanıyor. Şahsen pek çoğunu gözlerimle gördüm, ama artık öyle bir devre geldik ki gerek internet olsun, gerek haber ağı olsun, gerek sokaklara konulan kameralar olsun, bunlarla artık olaylar su yüzüne çıkıyor. Hayvanlara yöneltilen kötü davranışların, insanlığa sığmayacağı bilinci oluşuyor. Zaten, bunun bilinçaltında farkındayız. Biz hayvansever bir toplumuz, ancak uzaktan sevmeyi tercih ediyoruz. Artık onlar için bir şeyler yapabilir duruma geldik. Örgütlenip şikayet edecek, gereğinin yapılmasını isteyecek ya da hayvanlar hakkında yasa çıkarmak için imza toplayabilecek bir toplum haline geldik. Geçen sene biz hayvanlara tecavüzün, şiddetin ve bu gibi eylemlerin kabahatler yasasından, normal ceza yasasına geçmesini, yani normal bir insana zarar vermiş gibi sayılmasını sağlamak için bir imza kampanyası düzenlendi. Bu zaten dışarıda yapılan bir kampanyaydı ve yoğun bir ilgi vardı.'' dedi. Pationey grubu olarak sürekli çalışıyoruz Memiş; ''Topluma baktığımda, insanların yumuşadıklarını, biraz daha korumacı bir tutuma yöneldiklerini ve hayvanlara kötü davranan insanların bir şekilde toplumdan sosyal baskıyla izole edilmeye başlandığını görüyorum. Belki de böyle değildir, ama kişisel gözlemlerim bu şekilde. Her şeyden önce hayvan sevgisi şart. Evet ben de bir vatandaş olarak bir çare bırakılan insanların ve sokak hayvanlarının durumundan rahatsızım. Ama Ünye'de yakın zamanda tanıştığım ve dost olduğum pationey grubu olarak bir çok konuda çalışmalar başlattık, başlatmaya çalıştık. Ünye'de bu işi yapmaya gönüllü çok insan mevcut. Okullarda verilebilecek seminerler ve çocuklarımıza verilebilecek hayvan sevgisi ile en azından gelecek nesli kurtarmış oluruz. Sokaktaki tok olan bir köpeğin ya da kedinin kimseye bir zararı olmayacağını öğrenmeliyiz, öğretmeliyiz.'' dedi.  ÖZEL HABER - Emrah Gemicioğlu